Makale ■ Hukuk Enerjide Küreselleşme ve Liberalleşme Işığında Tahkim Kavramı Begüm Bulak Cenevre Ün.iversitesi Hukuk Fakültesi Özet Ülkeler yabancı sermaye çekmek için çaba harcarlarken, özel kuruluşlar da ürettikleri malı global pazara sunabilmenin yollarını aramaktadırlar. Dolayısıyla, taraflar arasındaki muhtemel anlaşmazlıklar da ulusal boyuttan, uluslararası boyuta taşınmaktadır. Tarafların birbirlerini yeterince tanımaması, uyuşmazlıkları çözecek uluslar üstü mahkemelerin olmaması ve uluslararası ticaret hukukuna hakim kişilerin yeterince bulunmaması milletlerarası tahkimi başlı başına bir sektör haline getirmiştir. Global ticaretin aktörleri için en önemli husus, uyuşmazlıkların en kısa zamanda ve hakkaniyete en yakın şekilde çözülmesidir. Dolayısıyla özellikle milletlerarası ticarette, alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olan tahkim tercih edilmektedir. İngilizcesi "arbitration", Fransızcası ise "l'arbitrage" olan tahkim, kanunun menetmediği konularda taraflar arasında doğmuş veya doğması muhtemel anlaşmazlığın; bir akit veya kanun hükmü uyarınca, devlet yargısına başvurulmadan, taraflarca, kanunla doğrudan doğruya seçilıııiş olan veya kanunun yetki tanıdığı şahıs ya da mercilerce tayin edilıııiş bulunan kişiler aracılığı ile çözülmesidir. Bakü-Tifüs-Ceyhan (BTC), abucco (fürkiyeBulgarisran-Romanya-Macaristan-Avusturya Doğal Gaz Boru Hattı Projesi), Güney Avrupa Gaz Ringi gibi projeler vasıtasıyla Türkiye; bölgesinde 58 ENERJi DÜNYASI TEMMUZ-A<lUST0S2008 küresel bir aktör olabilınek için önemli bir fırsat yakalamıştır. Bu durumunun, ekonomik, askeri, teknolojik ve kültürel anlamda Türkiye'ye yüklediği sorumluluklar vardır. Fakat en önemlisi yine tahkim mekanizmasının kuvvetlendirilmesidir. Globalleşen dünyamızda, ticaret de ulusal ve bölgesel konumdan çıkıp, uluslararası bir boyut kazanmıştır. Ülke ekononıileriııin ayakta durabilirliği dünya ticaretindeki yeri ile ölçülür hale gelmiştir. Kapitalizm ortaya çıktığından beri, tek bir dünya pazarı yaratılımıya çalışmıştır. Küreselleşme ise, var olan idare stratejilerinin, ekonomi politikaları söz konusu olduğunda, ekonomik ve endüstriyel eylemleri birbirinden ayıran, sınırların yeniden biçimlendirilmesini ve yetkiyi apolitikleştirmeye yönelten organizasyondur. Küreselleştirmenin bir alt başlığı olan özelleştirmenin ve serbest piyasa ekonomisinin tesis edilmesi arak kaçınılmaz bir noktaya varmıştır. Özellikle 1980 sonrasında neoliberal politikaların egemen oluşu, Türkiye'deki enerji sektörünü doğrudan etkilenıiştir. Öyle ki, IMF ve Dünya Bankası ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde enerji sektörü yeniden yapılandırılmaya başlanmış ve enerji politikalarında, özelleştirmeler ve yabancı sermaye belirleyici olmaya başlamıştır. Bu po.litikaların belirlenmesinde temel, Dünya Bankası'nın 1950-1995 döneminde Türkiye'ye enerji sektörüne ilişkin olarak verdiği 2.4 nıilyar dolarlık kredidir. Beraberinde; verilen bu dış kredi ve yatırımları güvence altına alma ilıtiyacı doğıııuştur. Ülkeler yabancı sermaye çekmek için çaba harcarlarken, özel kuruluşlar da ürettikleri malı global pazara sunabilmenin yollarım aramaktadırlar. Dolayısıyla, taraflar arasındaki muhtemel anlaşmazlıklar da ulusal boyuttan, uluslararası boyuta taşınmaktadır. Küreselleşmenin en karakteristik özelliklerinden birisi çokuluslu şirketlere dayanmasıdır. Çokuluslu şirketler, küreselleşmenin getirdiği mal ve hizmet üretiminin artmasının en önemli aracı olarak görülmektedir. Bu şirketler, global ekonominin ve üretiminin yapılanmasında belirleyici rol oynamaktadırlar.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=