araçlarda yakıt verimliliğinin artırılması, ayc.lırrlmrrrr,soğt.ıtm,ı,saısmfü ve bİyOyakıtlar olarak sıralanmıştır. 7 Gigaton emisyon azaltımı sıfır veya negatif maliyetle (yani herhangi bir ek maliyet üstlenilmeksizin) sağlanabilmektedir. Diğer yandan 40€/ton emisyon fiyatı üst sınır olarak esas alındığında CCS- Karbon Yakalama ve Depolama (Carbon Capture and Storage) Teknolojileri'nin önemli ölçekte azaltım potansiyelinin bulunduğu görülınektedir. 2030 yılına kadar 40€/ton'dan daha az maliyetle yapılabilecek sera gazı emisyon azaltım potansiyeli 27 Gigaton civarındadır. Türkiye'ye baktığımızda da enerji verimliliği özellikle burada öne çıl{lyor. Çünkü enerjiyi verimli kullanarak enerji tasarrufu yapmak en ekonomik kaynak. Yenilenebilir enerji kaynakları açısından özellikle rüzgarda gelişmeler ve yenilenebilir enerji yasasının çıkması ve yatınmcıların Türkiye'ye ilgisininde arm1ası ile beraber ciddi bir ivmelenme var. Jeotermalde ciddi anlamda artışlar var. Burada özellikle AB'nin enerji tüketimi içerisinde yenilenebilir enerjinin payını yüzde 20'ye çıkarılması ile ilgili bir hedef var. AB bm1u kendi içinde 2007 yılında revize etti. 20-20-20 olarak ifade ediyorlar. Yani AB'nin hedefi, 2020 yılında yenilenebilir enerji payını yüzde 20 olarak gerçekleştirmek, yüzde 20 enerji tasarrufu sağlamak ve sera gazı emisyonunu ela referans yılı olan 1990'a göre yüzde 20 azalt111ak. Türkiye bir yandan gelişmekte olan, diğer taraftan AB'ye üye olmaya çalışan ve aynı zamanda uluslar arası platformda çevreci yönünü ön plana çıkarmaya çalışan bir ülke. Bu açıdan yapılacak yatırımlarda çevre unsurunu göz önüne alınak durumunda. Bir yandan 2012 yılında Kyoto Protokolü'nün birinci taahhüt dönemi sona erecek ve bu imzalanması ile ilgili kararda Tfüı[M gündeminde. Kyoto Protokolü nedir? Nasıl oluşmuştur? Bu protokolü imzalayan ülkeler hangi yükümlülüklerin altına girmiş oluyor? Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİi::>ÇS) 30 ENERJi DÜNYASI EYLÜL2008, 1992'de Rio'da yapılan Yeryüzü Zirvesi 1992 yılında hazırlanan Birleşmiş Milsıı,csmda imüya açılm1ş, evrensel i:lke=--- lct±er-İk:l:im-Beğrşikl:iği-S-özleşmesin·.....,_, ----- !er doğrultusunda atmosferdeki sera gazı birikimlerini, insanın iklim sistemi üzerindeki tehlikeli etkilerini önleyecek bir düzeyde durdurmayı hedefleyen uluslararası bir anlaşmadır. Kyoto Protokolü ise 1997 yılında Japonya'nın Kyoto kentindeki konferansta imzaya açılmış olup; ülkelerin ortak fakat farklı sorumlulukları, ulusal ve bölgesel kalkınma öncelikleri, amaçları ve özel lmşulları dikkate alınarak, öncelikli olarak gelişmiş/sanayileşmiş ülkelerinin sera gazı emisyonlar111ı azaltmaları yönünde yükümlülükler getirmektedir. Sözleşmede, (BıvIİDÇS) ülkeler yükümlülüklerine göre farklı eklerde listelenmiştir. Ek-1 listesinde Avrupa Birliğinin tek bir ülke olarak değerlendirildiği 41 adet OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) üyesi olan sanayileşmiş ülkeler ile ekonornileri geçiş sürecinde olan ülkeler yer almıştır. Ek-2 listesinde ise hepsi OECD üyesi olan ve Ek-1 listesinde de yer alan 24 ülke bulunmaktadır. Ek-1 listesi ülkelerin sera gazı emisyonlarını azaltma konusunda öncü olı11aları hedeflenmiştir. Ek-2 listesi ülkeler ise gelişmekte olan ülkelere 'İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi' kapsamında yapılacak projelerde finansman sağlamak ve bu ülkelere yardımcı olınakla yükümlüdür. Ek-1 dışı i.ill<eler ise çoğunlukla gelişmekte olan i.ill<elerdir. BMİDÇS Ek-1 Listesinde yer alan gelişmiş ülke tarafları, Kyoto Protokolü Ek-B Listesinde belirlenen sayısallaştırılmış emisyon sınırlamalarına uymayı taahhüt et111ekteclirler. 1997 yılın111 Aralık ayında imzaya açılan ve 16 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe giren Kyoto Protokolü'ne bugün itibarı ile 176 ülke taraftır. Kyoto Protokolü, 2008-2012 yıllarını kapsayan I. Taahhüt dönemi için Ek-1 ülkelerinin toplam sera gazı salımlarını referans yılı olarak kabul edilen 1990 yılı seviyesine göre o/o 5,2 azaltıın1asııu ön görmektedir. Bu hedefe ulaşmak için sözleşmenin "ortak fakat farklı sorumluluk ilkesi" uyarınca her ülkeye farklı emisyon azaltım yükümlülüğü getirilmiştir. Türkiye OECD üyesi olduğu için sözleşmenin Ek-1 ve Ek-2 listesinde yer almıştır. 2001 yılında Fas (Marakeş)'de yapılan 7. Taraflar konferansmda "sözleşmenin Ek-I listesinde yer alan diğer ülkelerden farklı bir konumda olan Türkiye'nin özel koşullarının tanınarak, isminin Ek-II'den silinmesi" yönündeki karar oy birliği ile kabul edilmiştir. Fakat bu güne kadar bu özel statünün tanımlanması yönünde aktif bir çalışma yapılamamıştır. Bu gün itibariyle Türkiye'nin Kyoto Protokolü açısından bulunduğu noktayı değerlendirir misiniz? Bu gün itibariyle önümüze çıkan tablo şu Türkiye EK1 ülkesi Kyoto Protokolü'nü imzalasa bile bir hedef belirlemesi gerekiyor.. Bu hedef belirlemeden sonra bu taahüclünü yerine getirme noktasında da bir stratejik plan ve ulusal envanter çerçevesinde de bir eylem planı hazırlaması gerekiyor. Ülkemizde çevre ve kyoto protokolü konuşulduğunda gündeme gelen hep esneklik mekanizmaları oluyor. Türkiye'nin Kyoto Protokolü'nü imzalaması durumunda esneklik mekanizmalarından tamamen istifade edebileceğine ilişkin yanlış bir değerlendirme var. Türk.iye'nin Kyoto Protokolü ve bu protokolde tanımlanan esneklik mekanizmalarından ülkemiz lehine yararlanabilmesi kronolojik gelişim sürecindeki aksaklıklar ve gecikıneler nedeni ile teknik olarak mümkün gözükı11emektedir. Türkiye Kyoto'yu bugün imzalasa bile hedef belirlemesi gerekiyor. Hedef belirlese dahi, Türkiye Ek-1 üU<esi olduğu için Kyoto esneklik mekanizmalarının hiç birinden yararlananuyor. Çevre ve Orman Bakanlığı özellikle son bir yıldır insiyatifi ele alıp, protokole taraf olmak konusunda ciddi bir çaba sergiliyor. Bunun alt yapısında ela, Türkiye'nin Kyoto Protokolü'ne taraf olınasının İkinci Yükümlülük Dönemi için yapılacak müzakere sürecine
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=