Enerji ve Çevre Dünyası 64. Sayı (Eylül 2008)

özel sektöre aktarılıruştır. Enerji sektö- Akdeniz Birliği Projesi ve Ortak Jeopolitik açıdan Ti.irkiye'nin boru ı------..., rc-:un=.,,., e "'·.....,..,.u��o�jrPa-7z"!;) a-r nı----------4l.,,. ıatlıtfı-i�ın-st-ı:at-ej-�yiş-ülkesi_--0-ı------ sonuçlanndan biri olarak rekabetin Ortak enerji pazarının yararları tartışıl- masının yanısıra dinamik ve gelişmekte sağlanması yerine küçük ve orta ölçekli birçok firmanın sektörden çekilınesi gösterilebilir. İngiltere'nin modeliyle, İspanya da enerji pazarını serbest kıldı. Fakat elbette ülkelerin bu bireysel olarak liberalleştirclikleri sektörler heni.iz Avrupa Birliği çerçevesinde ortak bir enerji pazarı oluşturmaktan bir kaç adım uzaktadır. İtalya, Almanya ve Fransa gibi korumacı sınırlar var olmaya devam ettikçe yatırımlar serbest bir şekilde hareket edememektedir. Öyle ki, İtalya'da ENEL, Fransa'da SUEZ ve Alınanya'da EON İspanya'nın altyapı hizmetlerinde aktif olarak yer almayı amaçlarken kendi pazarları söz konusu olduğunda herhangi bir mütekabiliyeti düşünebilmek dahi gerçeklikten uzaklaşmak olur. Fransız Hi.ikümetinin % 80'ine sahip olduğu EDF İspanya'nın en büyük enerji kurumlarından biri olan Iberdola'yı satın almayı hedeflemektedir. Öyle ki, Avrupa'nın devlet iktisaclındaki kuruluşlar liberalleşen İspanyol enerji sektörünün etrafında bir ağ örmeye çalışmaktadırlar. 60 ENERJi DÜNYASI EYLÜL2008 mazdır. Bu pazar, Avrupa'daki rekabeti hiç şüphesiz geliştirecektir. Enerji ağları arasındaki bağlantının güçlenmesi enerjinin sınırlar arasında serbestçe geçişini sağlayacaktır. Bu sayede enerji güvencesinin gelişmesi şüphesiz tüketicilerin de yararına olacaktır. Ortak enerji pazarı Avrupa'nın tedarikçi firmalar ile müzakere gücünü geliştirerek enerji özerkliğini de temin edecektir. Bu yolda, heni.iz bir fikir birliğinden söz etmek oldukça zordur. Elbette devlet bünyesindeki enerji grupları gerçek bir rekabet ortamında önemlerini büyük ölçüde kaybedeceklerdir. Dolayısıyla Avrupa'nın önünde serbest yahut himayeci bir ortak pazar seçimi bulunmaktadır. Akdeniz Birliği Projesi bu anlamda büyük bir reform olarak gösterilebilir. Ne var ki ti.im AB ülkelerinin katılımıyla gerçekleşen Barselona Prosesinden çok daha geniş kapsamlı olup olmadığı tartışmaya açıktır. Nicolas Sarkozy'nin deyimiyle bu birlik Avrupa ve Afrika'yı bir araya getirecek köprüdür. Politik bir birlikteliğin ötesinde, bu pı:ojenin en büyük getirisi elbette enerjinin yayılınasını sağlayacak. olmasıdır. olan ekonomisiyle büyük bir enerji pazarı olması, Ti.irkiye'yi Doğu-Batı ve Kuzey-Güney enerji koridorlarında avantajlı konuma getirmektedir. Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC), Nabucco (fürkiye-Bulgaristan-RomanyaMacaristan-Avusturya Doğal Gaz Boru Hattı Projesi), Güney Avrupa Gaz Ringi gibi projeler vasıtasıyla Türkiye; bölgesinde küresel bir aktör olabilmek için önemli bir fırsat yakalamıştır. Bu durumunun, ekonomik, askeri, tela10lojik ve kültürel anlamda Ti.irkiye'ye yüklediği sorumluluklar vardır. Fakat en önemlisi yine tahkim mekanizmasının kuvvetlendirilmesidir. AB ülkelerinin sona erecek gaz kontratlarının yerini ülkemiz üzerinden taşınacak gazla ilgili anlaşmalar alabileceği gibi, AB'nin hedeflemiş olduğu serbest gaz piyasası koşulları oluştuğunda, bu ülkelerin devam eden alım kontratları, rekabetçi fiyat koşulları dahilinde yine doğumuzdaki gaz kaynakları ile yer değiştirebilecektir. Muhtemel Akdeniz Birliği'ne komşu ülkeler önemli petrol rezervlerine sahiplerdir. Birliğin bu ülkelerle olan ticaretinde yine Türkiye'nin jeopolitik konumu nedeniyle tahkim mekanizmasına olan hakimiyetini geliştirmesini gerektiren bir başka önemli faktördür. Ülkemizde henüz ne ölçüde serbestlik sağlandığı tartışılabilir boyuttadır. Yatırımcıların enerji sektörünü ortak bir pazar olarak benimsemeleri ise ancak uluslararası tahkimin onlara sağladığı güvence ile mümkün kılınacaktır. Bu nedenle, uluslararası ticari anlaşmazlıklardan kaynaklanacak her.türlü ihtilaf için tahkim artık alternatif bir yargı metodu olmaktan çıkıp, genel yargı mekanizmasının yerine geçmelidir. ■

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=