yeni yatırımların yapılmasına doğru yöneltmektedir. Dolayısıyla, ülkeler gerek diğer ülkelere olan bağımlılığını azaltmak gerekse yerel kaynakları etkin bir şekilde kullanmak amacıyla enerji yatırımlarını teşvik etmektedir. Sektörde yatırım yapan firmalar daha ziyade büyük ölçekli ve uzun dönemli planlama yapan güçlü firmalar olduğu için, sektörün risk düzeyi minimum düzeydedir. Bununla birlikte enerji yatırımlarının büyük montanlı olması ve uzun yatırım dönemi gerektirmesi nedeniyle, yatırılan paranın geriye dönüş süresi diğer sektörlere kıyasla daha uzundur. Bu anlamda firmaların önündeki en büyük risk unsuru finansman teminidir. Ancak, ülkemizde yatırım projeleri içerisinde enerji yatırımları önemli bir yer alırken, finansman kuruluşlarının enerji yatırımlarına olan ilgisi giderek artış göstermektedir. Global kriz ortamında, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kredilendirmede, yatırımın verimlilik ve karlılık unsurları ön plana çıkmış ve risk algısı güçlenmiştir. Devletin, yenilenebilir elektrik enerjisi üretiminde, 2011 yılı sonuna kadar işletmeye giren firmalara sağlayacağı, 10 yıl boyunca 5 eurocent/ kWh taban fiyat alım garantisi, kredilerin değerlendirme süreçlerini kolaylaştırmıştır. Ayrıca, sektörün gittikçe serbestleşmesinin getirdiği rekabet ve fırsatların, dünyada enerji alanındaki dev firmaları Türkiye'ye çektiğini ve bu tür dış kaynaklı firmaların yurtiçindeki büyük Türk şirketleriyle ortaklığa gittikleri görülmektedir. Bu durum, orta dönemde sektörde gerçekleşecek özelleştirmeler ile birlikte düşünüldüğünde, aynı zamanda konsolidasyon ve dikey entegrasyonların da olmasını muhtemel kılmaktadır. 2004 yılında teşvik belgesi almış yatırımlar içinde enerji yatırımları yüzde 4,9 pay almakta iken, 2008'de bu pay yüzde 30,5'e ulaşmışrır. Bu pay ile sektöre! sıralamada, imalat sanayiinden sonra ikinci-sırada-yer alan enerji yatırımları, 2009 yılı Ocak-Şubat döneminde ise, toplam yatırım teşviklerinden yüzde 26,2 pay almışrır. 2005 yılında bankacılık sektörü kredilerinde enerji sektörünün (elektrik, gaz ve su kaynakları) payı binde 6 iken bu oranın 2007'de yüzde 1, 2008'de ise yüzde 2 düzeyine yükseldiği görülmektedir. Bu dönem içerisinde Bankamızın enerji sektörüne finansman desteği yıllar itibariyle önemli artışlar göstermiştir. 2005 yılında Bankamızın enerji sektörüne kullandırnuş olduğu kredi miktarı toplam kredi hacmi içinde yüzde 3,9 pay alırken bu oran 2006'da yüzde 5,6 , 2007'de yüzde 13,6 ve 2008'de de yüzde 11 olmuşrur. Kriz ile birlikte emtia piyasalarında fiyatların düşmesinin ülkemiz enerji sektöründe yatırım yapan firmalara etkilerini değerlendirir misiniz? Daha önce de belirttiğimiz gibi, daralan talep düzeyi başta enerji fiyatları olmak üzere emtia piyasalarında fiyatların önemli düzeyde düşmesine neden olmuştur. Dolayısıyla fosil enerji kaynaklarında (özellikle petrol ve doğalgaz) yaşanan bu gelişme, bu kaynakları elektrfü: enerjisine dönüştüren tesislerde önemli bir maliyet avantajı sağlamaktadır. Bununla birlikte emtia piyasasında mal fiyatlarının düşmesi yatı11m maliyetleri üzerinde olumlu bir etkide bulunacaktır. Başka bir ifadeyle, belirli bir kapasiteye sahip bir enerji yatırımının, bu dönemde daha düşük yatırım tutarları ile finanse edilmesi mümkün olabilecektir. Yine yatırımcı açısından konuyu irdelediğimiz zaman; yatırım süresince yatırımın gelir yaratma gücünün bulunmaması dikkate alındığında, genel talep düzeyinde var olan daralmanın şirketlerin zaten fon yaratmadığı yatırım dönemi ile çakışacağından, olumsuz etlcisi sınırlı olacaktır. Diğer bir deyişle, ülke ekonomilerinin 2010'dan itibaren yükselişe geçme beklentisi, bu süreci etkin kullanan yatırımcılar açısından-krizin fırsata dönüştürülmesini sağlayacaktır. Ülkemiz enerji sektörünün finansman temininde karşılaşacağı olası senaryoları değerlendirir misiniz? Ekonomik krizin firmalar üzerindeki en büyük etkisi finansman temininde kendini gösterecektir. Finansman temininde karşılaşılabilecek olası senaryoları belirleyebilmek için finansman değişkenlerine bakmak gerek.iı-. Bu değişkenleri; finansman imkanlarına ulaşma, vade, faiz ve kur değişimleri olarak sıralayabiliriz. İçinde bulunduğumuz kriz döneminde kredi faizlerinin azalmasına rağmen kredi daralması paralelinde finansman imkanlarına ulaşmanın zorlaştığı, vadelerin sabit kaldığı, kur değişimlerinin ise arttığı görülmektedir. Kriz sonrasında ekonomilerin canlanma sürecine girmesi ve mali piyasalardaki düzenlemelerle birlikte, kredi imkanlarının artmasına rağmen faizlerinin artacağı, vadelerin değişmeyeceği ve kur değişimlerinin azalacağı beklenebilir. Yaşanan krizin orta ve uzun vadede yenilenebilir enerji üretim maliyetlerine etkilerini değerlendirir misiniz? Sürdürülebilir ekonomik büyümenin enerjiye olan talebi artırması ve fosil enerji kaynaklarının giderek ve süratli bir şekilde azalma eğiliminde olması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasını beraberinde getirmektedir. Nitekim, uluslararası düzeyde olduğu gibi Türkiye'de de yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve geliştirilmesine öncelik verilmesi, enerji talebinde dışarıya olan bağımlılığın azaltılmasında büyük önem taşımaktadır. Sektördelci yatırım tutarının büyüklüğü ve devlet kaynaklarının sıı°lırlı olması lledeniyle, özel sektörün de bu alana çekilmesi amacıyla özelleştirme programları ile birlikte bir takım özendirici önlemler alınmıştır (Yap-İşlet-Devret yöntemi ile enerji yatırımlarının yapılması-ve alım garantisinin verilmesi gibi). ■ ENERJi DÜNYASI MART2009 1 53
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=