Enerji ve Çevre Dünyası 68. Sayı (Mart 2009)

Temmuz 2008'de yayınlanan, Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğü APK Dairesi Başkanlığınca hazırlanan "Türkiye Elektrik Enerjisi 10 Yıllık Üretim Kapasite Projeksiyonu:2008-2017" raporu sonuçlarına baktığınnzda, yanı sıra küresel krizin etkilerini de dikkate aldığınnzda parlak bir yalan gelecek görmek zor. Bu konuda değerlendirmeniz nedir Sayın Karaduman? TEİAŞ'ın Temmuz 2008'de yayınladığı Üretim Kapasite Projeksiyonu (20082017) raporuna göre; 2017 yılında elektrik talebinin, yüksek senaryoya göre 390 milyar kWh/yıl, düşük senaryoya göre 363 milyar kWh/yıl olacağı öngörülmektedir. Talep projeksiyonlarını dikkate aldığımızda, Türkiye'nin üretim kapasitesini 2017 yılına kadar %90'a yakın bir oranda artırması gerektiği görülmektedir. Bunun için gerekli olan yatırımın tutarı aşağı yukarı 100 milyar dolardır ve bu yatırımı özel sektörün yapması beklenmektedir. Ancak, küresel mali kriz ortamında enerji yatırımları için ihtiyaç duyulan finansmanın nasıl temin edileceği ciddi bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Jvfali kriz tüm sektörleri olduğu gibi, elektrik sektörünü de etkilemektedir. Elektrik üretim yatırımları zaten birçok faktörden dolayı yavaş ilerlemekteyken, ekonomik krizin etkisiyle yatırımların hayata geçmesi iyice zorlaşmıştır. Büyük çaplı üretim yatırımları, önemli oranda yabancı banka kaynağı ile finanse edilen projelerdir. Küresel boyutta bankaların kredi vermekte oldukça temkinli davrandığı ve kredi maliyetlerinin büyük ölçüde arwğı bir ortamda, yatırımcıların bir kısmı yatırım planlarını ertelemek durumunda kalmaktadır. Küresel mali krizin olumsuz etkilerini göğüslemeye çalışan sektör bir yandan da kamunun yanlış uygulamalarının sıkıntısını çekmektedir. 2008 yılına kadar elektrik fiyatlarına 5 yıl boyunca zam yapılmamış olmasının yatırımlar üzerindeki olumsuz etkisini 2008 yılında "maliyet bazlı fiyatlandırma" sistemine 56 ENERJi DÜNYASI MART2009 geçilmesiyle bir nebze de olsa aşmaya çalışan sektör, bu sefer de devletin PMUM sistemi çerçevesinde özel sektörden aldığı elektrik karşılığında yapması gereken ödemeleri son dönemlerde sürekli aksatmasıyla yara almaktadır. Bu nedenlerle finansman sıkıntısı gitgide derinleşen özel sektörün, beklenen yatırımları gerçekleştirmesi oldukça zor hale gelmiştir. Her şeye rağmen, son yıllarda özel sektörün elektrik üretim yatırımlarına büyük ilgi gösterdiği bir gerçektir. EPDK'dan yeni elektrik üretim lisansı almış yatırımcıların toplam kurulu gücü yaklaşık 30.000 jy[\1(/'tır. Bu rakam mevcut toplam kurulu gücün yaklaşık %70'ine denk gelmektedir. Bu durum geleceğe dair umut vaat ediyor görünse de, lisans alan yatırımcıların önünde duran zorlu engeller, yatırımların gerçeğe dönüşmesini engellemekte veya geciktirmektedir. Söz konusu yatırımların şu anda ortalama inşaat ilerlemesi %1 6'lar düzeyindedir. Bu durum birçokyatırımın inşaa sürecinin başlamamış olduğunu ortaya koymaktadır. Gelecekteki arz güvenliği açısından her ytl 3500 MW'lık tesisin devreye girmesi gerektiği resmi makamlarca belirtilmekte iken, 2010'da sadece 750 jy[\1(/'lık, 201 l'de de sadece 565 jy[\1(/'lık tesisinişletmeye girebileceği öngörülmektedir. 2010'dan itibaren 4 yıl içinde 9017 MW kapasite açığı oluşması beklenmektedir. Bu kapasite açığı, acil önlemler alınmadığı takdirde önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin ciddi bir elektrik kriziyle karşı karşıya kalma ihtimalinin yüksek olduğunu göstermektedir. Durum zor. Yatırımların önünü açmak ve gelecekteki olası arz krizini engellemek için neler yapılmalı? Her şeyden önce, sektörü yönetenlerin durumun ciddiyetini kavramaları ve kısaorta-uzun vadeli tedbirleri bir an önce planlamaları gerekmektedir. Finansal krizin etkileri dolayısıyla düşmekte olan elektrik talebinin, kriz şartları ortadan kalktıktan sonra daha büyük bir hızla artacağı bir gerçektir. Sektör, projeksiyonlarını bu gerçeğe göre oluşturmalıdır. Yakın gelecekteki arz güvenliğini garanti altına almak için, üretim yatırımlarının hız kesmeden devam etmesini sağlamak gerekmektedir. Bunun için de, özel sektörü yatırım yapmaya veya yatırımlarını hızlandırmaya teşvik edecek bir ortamın yaratılması son derece önemlidir. Yatırımların önünü açmak için en başta özel sektörün sorunlarının ivedilikle çözülmesi gerekmektedir. Özel sektörün DUY sisteminden tüm alacakları acilen ödenmeli ve darboğaza girmiş olan şirketler rahatlatılmalıdır. Aksi halde, zaten kredi bulmakta sıkıntı çeken şirketlerin yatırım projelerine kaynak aktarabilmeleri imkansız hale gelmektedir.Özel sektörün bir diğer sorunu olan teminat mektubu konusuna da acilen bir çözüm bulunmalıdır. Elektrik Piyasasında neredeyse tüm Kamu kurum ve kuruluşları hemen hemen her türlü işlem için tem.inat mektubu talep etmektedir. Her kuruma ayrı ayrı teminat sağlamak şirketler üzerinde ciddi bir mali yük oluşturmaktadır. Gereksiz teminat mektubu talep edilmesine son verilmeli veya verilen teminatların toplamından daha düşük bir miktarın ortak bir teminat mekanizmasında tutulması için gerekli olan düzenlemeler yapılmalıdır. Yatırım yapacak şirketler için, bürokratik işlemlerin çokluğu ve uzunluğu da büyük bir sıkıntı kaynağı olmaya devam etmektedir. Yatırımları kolaylaştırmak adına, inşaat öncesi dönem dahilinde çeşitli idarelerden tem.in edilmesi gereken izin ve onaylara ilişkin bürokratik işlemler hızlandırılmalı, enerji yatırımları ile ilgili başvuruları ilgili idarelerin acele işlerden sayması sağlanmalıdır.Devletin, özel sektörün bu tür sorunlarına acilen çözüm üretmesi şarttır. Ancak, içinde bulunduğumuz ekonomik kriz ortamında hız kesen yatırımları teşvik edecek başka tedbirlerin de bir an önce alınması gerekmektedir. Devlet, olağanüstü bir dönemden geçtiğim.izi hesaba katarak, enerji yatırımlarını desteklemek üzere kapsamlı bir Teşvik Paketini yürürlüğe koymalıdır. Bu çerçevede, sektöre yönelik vergi avantajları, yatırım indirimi, fi.yat

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=