Enerji ve Çevre Dünyası 68. Sayı (Mart 2009)

Bizde ise bugüne kadar yüzlerce inşaat yapmamıza rağmen böyle bir problem yaşamadık. Yaptığımız işlerde müşterilerimizin çıkarlarını keneli çı karlarınuzın üzerinde gördük. Ülkemizde rüzgar santralini kuran ilk taahüt firması olduğunuz söylediniz. Bu nasıl bir duygu? Rüzgar yatırımlarının ülkemiz açısından önemi nedir? Rüzgar yatırımları ülkemiz açısından son derece önemli. Hem yenilenebilir kaynak olması bakmundan önemli. Hem ele primer enerji dediğimiz, çok düşük maliyetlerle kullanabildiğim.iz bir kaynak olması bakımından önemli. Bu nedenle ri.izgar yatırımlarının artması için gerek bürokrasi cephesinde, gerekse rüzgar teknolojisi üreten fu:rnalar ile ciddi mücadeleler veriyoruz. Bu yatırım ­ ların önünü açmaya çalışıyoruz. Türkiye'nin RES yatırımlarında geldiği noktayı değerlendirir misiniz? Ne yazık ki ülkemiz rüzgar enerjisinde yeterince yol almaclı. Bakın rüzgar çok ciddi bir güç. Ancak bizim bürokrasimiz bunu çok fazla özümsemedi. Enerjinin yasasında şu var; enerji üretim portföyünüzü ulusal ve ithal kaynaklara yüzde 20 oranında bölmeniz lazım. Örneğin yüzde 20 hidrolik çalıştırıyorsan, yüzde 20 termik çalıştıracaksın, yüzde 20 rüzgar çalıştıracaksın. Arz güvenliğini sağlamak için kullanımı değişik kaynaklara serpiştireceksin. Bu gün doğalgaz üreticisi ülkeler bile bu yelpazeyi kullanıyorlar. Bizde elektrik üretiminde doğalgazın payı yüzde 60. Bu durumda örneğin Rusya veya İran ile çok ciddi bir sıkıntı yaşarsak ülken.in yüzde 60'ı elektrik alamayacak demektir. Böyle bir politika olması doğru değil. Rüzgara gelince uzun yıllardır rüzgar ile uğraştığımızdan şunu çok iyi biliyorum, Türkiye dünyada rüzgarı bol olan ikinci üll,e . Birincisi İngiltere Galler bölgesi ama onlarda nedense rüzgarı kullanmıyorlar. Bizim Datça'dan Kilyos'a kadar bölgede stok rüzgar gücümüz en az 80.000 i\,f\'(ı'. Bunun anlamı şu Türkiye'n.in toplam tüm santrallerin.in üretimi 42.760 i\1IWDemek ki bu bölgeyi rüzgar santralleri ile donatabilsek bedava enerji elde edebiliriz. Tabi bu enerjin.in naklini kısıtlayan bazı kriterler var. Kısa devre oranlarının rüzgara ayrılan payının yüzde beşten fazla olmaması gibi. Ancak bunlar elde olup düzeltilebilecek unsurlardır. Rüzgar olmayan bir yerde rüzgar yaratamazsımz, ama şalt tesislerini, nakil hatlarını ıslah eclebilirsiı1İz. Neticede teknik bir olaydır. Maliyeti yüksek olabilir. Fakat bu gün devlet l1iç para harcamadan özel sektöre vermiş olduğu lisanslar ile biı·likte bu hatları ve şalt tesislerini yaptırabilir. Aslında sektör buna hazır. Dolayısıyla ben bunu bir problem olarak görmüyorum. Almanya'da da aynı problem vardı. Almanya teknolojik düzeltmelerle kısa devre oranlarını yüzde 10-12 civarına çekerek rüzgar kapasitesini ikiye katladı. Şu anda bizim rüzgar gücünden istifade etmen1İz 490 l'vfW civarında bunun yanında Almanya 28.000 MW Bu bir ileri görüş, bir vizyon meselesidir. Konvansiyonel sanayi yapıları inşa eden Sena tnşaat, şu anda toplam hacim olarak 180.000 m2 inşaat portföyüne sahip. Almanya'cla bir köyü gezelim. Rüzgarlı bir bölgede köy. Acla1111 ahırdan çıkardık. Üstü başı kirli geleli, santralin kapısını açtı. Bu ben.im santralım eliyor. Nasıl yapmışlar; bankalar kredi vermiş, bu kredi ile köylü santrali bir firmaya yaptırmış. Adam, 'santral ben.im. 500 domuz beslesem buradan kazanclığım Ülkemizde ilk rüzgar santralini kuran taahhüt firması olan Sena Enerji, Mersin Mut'ta 34 M\XI bir santralin yapımına başlayacak. ENERJi DÜNYASI MART2009159

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=