Enerji ve Çevre Dünyası 7. Sayı (Kasım - Aralık 2001) / Ecogeneration World - Cogeneration, Waste Recovery, Renewables & On-site Generation - Kojenerasyon Atıktan Enerji, Yenilebilir Enerji, Yerinde Üretim

Zeki ÇAKAN ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI Acil ÖNLEMLER �ART Elektrik, doğal gaz ve katı yakıt olmak üzere enerjiyi oluşturan tüm türlerden bahsettiğimizde, ülkemizin bugün içinde bulunduğu durumun pek de parlak olmadığını açık bir şekilde görüyoruz. Öncelikle elektrik konusundaki durumumuz düşündürücüdür: Şu anda Atatürk Barajı'ndaki 1 O cm, Karakaya Barajı'ndaki 19 cm, Keban Barajı'ndaki 120 cm suyun hesabını yaparak ülkemize elektrik vermeye, üretim ve tüketim dengesini kurmaya çalışıyorsak, bir yerlerde yanlış yaptığımız söylenebilir. Geçmişe doğru baktığımızda şöyle bir manzarayla karşılaşırız: 1970 ve 2001 yılları arasında elektrik tüketiminde her yıl yüzde 8-9'Iuk bir artış olmuş. Buna karşılık 1982-1983 yılları ile 19921993 yılları arasında üretimde yüzde 12 -13 artışlar sağlanmış. Yine 1992-1996 yıllarına baktığımızda tüketim yüzde 8-9 büyümeye devam etmiş. Ama üretim yatırımları yüzde 3.5-4 seviyelerine düşmüş. 1996-2001 yani odak noktası olan kriz dönemine gelinceye kadar baktığımızda, yine tüketimde yüzde 8-9 büyüme olmuş, maalesef üretimde de, geçmişten biraz iyi olmasına rağmen üretimi dengeleyecek yatırım yapılmamış ve yüzde 6.5-7 seviyelerinde kalmış. Bugün 28 bin MW kurulu gücümüzün olduğu, 128 milyar kW/h enerji tüketimini bulunduğu ülkemizde enerji kısıtlamasına gitmemek için gerçekten büyük çaba gösteriyoruz. Bu çabayı gösteren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın bütün personeline, başta termik santral işletme müdürleri olmak üzere ülkem adına, bakanlığım adına teşekkür ediyorum, şükranlarımı sunuyorum. □ Geçmiş ile gelecek arasında köprü kurduğumuzda 2002 yılında biraz rahatlayacağımızı, 2003-2004 yıllarında talebi nispeten karşılayabileceğimizi ama bugünden tedbir almazsak 2006 yılında mutlaka ve mutlaka enerjide yine dar boğaza gireceğimizi düşünüyorum. □ Şu anda ülkemizdeki 50 yıllık bir termik santral yüzde 94 kapasitede çalışıyor. Dünya standartlarına baktığımızda termik santrallerin kapasite kullanım ortalaması yüzde 70'tir. 20, 30, 40, 50 yıllık santrallerin kapasite kullanım faktörlerinin yukarı çekebilmek için yaptığımız bütün toplantılarda arkadaşlarımızdan 2 61 ECOGENERATION WORLD daha fazla risk, daha fazla başarı ve belki teknik olarak istenmeyecek bazı konularla ilgili uygulamaları bakan olarak ben istedim. Bunu ülkem için, sizler için istedim. Ekonomik olarak çok zor durumda olduğumuz ve belli bir program çerçevesinde ekonomik kararların uygulandığı bu ortamda eğer elektrik kısıntısı da yaşanırsa, zaten belli ekonomik zorluklar içersinde olan sanayicilerimiz, üreticilerimiz doğal olarak çok daha zor durumda kalacaklar. Bugün termik santrallerimizi mümkün olduğu kadar zorlayarak üretim yapmalarını temin etmeye çalışıyoruz. Peki neden termik santraller, hidrolik santraller değil? Biraz önce rakamları size söyledim; geçen yıl hidroelektrik santrallerde 31 milyar kW/h enerji üretmişiz; bu yıl 21 milyar kW/h hedefledik. Ama bu hedefi tutturacağımızı zannetmiyorum. Dolayısıyla 10 milyar kW/h sadece hidroelektrik santrallerden -arzu edilen su gelmediği için- açığımız var; tüketimde yüzde 8'Iik bir küçülme olduğu halde var bu açık. Eğer ekonomik kriz olmasaydı ve tüketimde yüzde 8 gibi büyüme olsa mecburen kısıtlamaya gitme zorunluluğu doğacaktı. Geçmiş ile gelecek arasında köprü kurduğumuzda 2002 yılında biraz rahatlayacağımızı, 2003-2004 yıllarında talebi nispeten karşılayabileceğimizi ama bugünden tedbir almazsak 2006 yılında mutlaka ve mutlaka enerjide yine dar boğaza gireceğimizi düşünüyorum. "4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"na göre kurulan "Enerji Kurulu" buna çözüm bulabilmek için bugünden yatırımcıyı teşvik etmek, özellikle elektrik ve enerjide gereken yatırımlar için yatırımcının önünü açmak durumunda. Şayet yatırımcının önü açılmaz ve teşvik edilmezse, serbest piyasada rekabete açık şekilde belli uygulamalarda eksiklikler yapılırsa gerek elektrikte, gerek gazda önümüzün tıkanacağını açıklıkla ifade ediyorum. MAvi AkıM'IA 16 MilyAR METREküp doqAI qAz Şu anda 14 milyar 400 milyon metreküp doğal gaz tüketimimiz var. Bakü'den aldığımız miktarın yanı sıra 16 milyar metreküp doğal gazı içeren "Mavi Akım Doğal Gaz Anlaşması" yapıldı, bunu 2002 yılında kademeli olarak alacağız. Bunun yanı sıra TBMM üyelerinin ve o dönemde görev yapan Sayın Başbakanın, Bakanlar Kurulu'nun almış olduğu kararlar çerçevesinde anlaşmalar devreye girdi. Doğal gaz konusunda, arz-talep içinde sanayiciye, yan sanayiye ve imalat sektörümüze de görevler düşüyor. Karar organı tek başına BOTAŞ değildir; BOTAŞ bünyesi içinde tüketicilerin, sanayicilerin yerinin olduğunu, karşılıklı katılımlar neticesinde mutlaka birbirimize yardımcı olarak en doğru kararı almamız gerektiğini, birlikte hareket etmemiz gerektiğini açıkça vurgulamak istiyorum. Eğer biz siyasi otorite olarak 16 milyar metreküp doğal gazı içeren Mavi Akım Projesi'ni yapmamış olsaydık, bugün 57 ilimize vereceğimiz doğal gazla ilgili olarak sorunlar yaşardık. Yetkililer, zamanında Gebze, İzmit, Adapazarı, Ankara doğal gaz santrallerinin kurulması ile ilgili kararları almamış olsaydı gelecekte büyük zorluklar yaşayabilirdik. Şu anda enerji kısıtlamasına gitmeyeceğiz. Bütün imkanlarımız zorluyoruz. Ama eğer o santraller kısa sürede devreye girmezlerse o zaman çok büyük sıkıntı çekeceğiz. Demek ki 6-7 milyar metreküp doğal gaz kullanacak bu santraller için yeterli doğal gaz olmasa diğer

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=