Özkan AĞIŞ .· . • TÜRKiYE KOJE.NERASYON V_E OTOPRODÜKTÖRLÜK DERNEĞİ BAŞKANI 1:11(1 .�ı;tı�t\fl�•�·ı "11/tJ;il� ÇQgtııeratioıı, Wa.ste rnr@Vftı'Jf[�ıi�oof� �.()ıı-$itc, Çieıiımıtfon. . ----..- --" ••-'-«.-- ,- -··-··- • • • • • • • •• -", - --�.--- ,_,, ·,··-·- imzalanmış 29 adet YJD. projelerinin 2002 yılı sonuna kadar bitirilebilmesinin giderek zayıfiaması, (33) adet TEDAŞ Dağıtım Bölgesi İşletme Hakkı Devri Sözleşmelerinin hayata geçirilmemiş olması, Devletimizin yabancı yatırımcılar nezdindeki itibarını sarsmıştır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın, TEAŞ'ın ve TEDAŞ'ın bu özelleştirme ve devir çalışmalarında ne kadar yoğun çabalar harcadığını gördük ve takdir ettik. Türkiye'nin itibarının ve çıkarlarının Hukukun üstünlüğüne feda edilmesi lüksümüz olmamalıdır. Hukukun üstünlüğü saplantılarının Anayasamızın özünü teşkil eden kuvvetler ayrımı ilkesinin üzerine çıkartmak isteyenelere karşı Yasama ve Yürütme Kurumları gerekli mücadeleyi vermelidir. Özelleştirmelerin karşısına Hukuk engelini çıkaranlar, Türkiye'nin geleceğini karartma amacına hizmet ettiklerini görmüyorlar mı? Yukarıda değindiğimiz sözleşmelerin hukuk kaosu karşısında tamamlanamamış olması özellikle 2005 yılından sonra Türkiye'yi yeniden elektrik sıkıntılarına sokacağı gibi, yarattığı tedirginlik, güvensizlik ve belirsizlik ortamıyla yeni yatırımları da önlemektedir. Bugünlerde rafa kaldırmak zorunda kaldığımız projelerin iptalinden sonra hangi yatırımcı milyonlarca dolar harcayarak sonunu göremediği yeni bir maceraya girmeye cesaret edebilir? Önerimiz şudur : Halen işbaşında bulunan Hükümetimiz ülkemiz ekonomisinin, demokrasisinin ve alt yapısının yeniden yapılandırılması için 20'ye yakın yasa çıkarma performansını göstermiştir. Çıkartılacak olan yeni bir yasa ile (Anayasa'ya uygun olması koşuluyla), önemli enerji projelerinin hayata geçirilmesini frenleyen hukuk engelleri temizlenebilir ve bu projelerin önü açılabilir. ® Otoprodüktörlüğün maruz kaldığı en büyük tehlike haksız rekabettir. Ülkemizde doğal gaz fiatları geçtiğimiz (3) yıl içinde % 30,4 artmış (13,8 cent'ten, 18 cent'e), buna karşılık sanayi elektriği fıatları dolar bazında % 26 azalmıştır. (7,0 cent'ten 5,2 cent'e inmiştir.) Bugün Otoprodüktörlerden hiçbiri, ETKB'den onay aldığı fizibilite raporundaki, gaz alış ve elektrik satış fiatlarıyla çalışmamaktadır. Gaz fiatları yükselmiş, elektrik fiatları düşmüştür. Hükümetimiz elektrik fıatlarını, sanayiciyi korumak için, Avrupa ortalamasının çok altında tutmakla, bir yandan TEAŞ bir katrilyona varan görev zararına maruz bırakmakta, diğer yandan, geçen yıl ülkemizi karanlıkta kalmaktan kurtaran Otoprodüktörleri öldürmektedir. Elektrik fiatında, sanayiciyi koruma bağlamında zam yapılamıyorsa, doğal gaz fiatının hiç olmazsa Otoprodüktörleri teşvik için Avrupa'nın Kojenerasyonculara uyguladığı doğal gaz satış fiatı seviyesine getirmesi mümkündür. Bu fıatta metre küpü 13,0 cent'tir. Bugünlerde gündemde olan Doğal Gaza Akaryakıt Tüketim Vergisi (ATV) uygulamasının getirilmesi Otoprodüktör üretimini azaltacak ve yeni Kojenerasyon yatırımlarını durduracaktır. (i) Avrupa ülkelerinde, elektrik ortalama talep artışı % 1,8 iken Kojenerasyon üretimi % 4 artmaktadır. Bunun birinci nedeni Kojenerasyon dizaynı ve teknolojisinin getirdiği yüksek randıman avantajıdır. Bu nedenle 15 yıl önce sadece Hollanda, Finlandiya ve Sosyalist Ülkelerin uyguladığı Kojenerasyon sistemlerini, şimdi tüm Avrupa ülkeleri hayata geçirmektedir. Bugün, Kojenerasyon üretiminin toplam elektrik üretimi içindeki payı Danimarka'da % 50, Hollanda da % 40, Finlandiya'da % 35, Avusturya'da % 26, ltalya'da % 17, lspanya'da % 13'e ulaşmıştır. Avrupa Birliği 2010 yılında, Kojenerasyon üretiminin % 18'e ulaştırmayı hedef almış, ancak bu suretle KYOTO'da yüklendikleri CO2 ve CO taahhütlerini yerine getirebileceklerini anlamışlardır. Bu hedefe ulaşabilmek için, aynen 1996 yılında çıkartılan EC 92 sayılı "Elektrik Direktifi" gibi, şu günlerde "Otoprodüktörlük Direktifi" draftı hazırlanmış olup parlementoya sunulmak üzeredir. Türkiye'de en büyük özel sektörü olma başarısını gösteren Otoprodüktörlüğü, sadece 4628 sayılı yasanın birkaç satırına sığdırarak yaşatmak ve yaygınlaştırmak mümkün değildir. Bakanlıktan, Avrupa Birliği'nde olduğu gibi, 4628 sayılı yasa ile çatışmayacak, ancak, Otoprodüktörlüğün gelişme yolu üzerindeki engelleri kaldıracak veya engellemeleri önleyecek bir "Otoprodüktörlük Yönetmeliğini" hazırlamalarını bekliyoruz. Bu konuda kendilerine, milli üyesi bulunduğumuz Avrupa Kojenerasyon Birliğinden (Cogen Europe) aldığımız her türlü dökümanla birlikte, Avrupa Kojenerasyon Birliği'nin teknik ve bilgi desteğini sağlamayı taahhüt ediyoruz. O Otoprodüktörlerin bugün karşılaştıkları sorunların yüzde doksanını TEAŞ'la ve TEDAŞ'la olan ilişkiler teşkil etmektedir. Bunların önemlilerini şöyle sıralayabiliriz - TEDAŞ'ın, Otoprodüktör elektriğini kendi dağıtım sistemine değil, TEAŞ'ın yüksek gerilim sistemine veya istasyonlarına vermesinde diretmesi. Bu durum, Otoprodüktör tesisinden TEAŞ yüksek gerilim istasyonuna kadar yüksek gerilim hatları kurmasını gerek tirmektedir. - TEDAŞ Otoprodüktör üretimini gönülsüz almaktadır. Bu gönülsüzlük, dağıtım bölgelerinin akıl almaz güçlükler çıkarması şeklinde tezahür etmektedir. - TEAŞ veya TEDAŞ, alınan ve verilen elektrik sistemleri arasında mahsuplaşmayı ve her iki yönde de tek fiat uygulamasını kabul etmemektedir. - TEAŞ'ın Bulgaristan'dan 2008 yılına kadar elektrik ithal anlaşması Trakya'da "İzole Bölge kavramı yaratmıştır." Trakya'da elektrik bolluğu bahanesiyle yeni Otoprodüktör tesisi kurulmasına izin ver ilmemektedir. Bulgaristan'dan elektrik almak için kendi ülkemizin Otoprodüktör yatırımlarına izin vermeme mantığını anlamamız mümkün değildir. Bir yandan, barajlarda su kavitasyon sınırına düştü diye elektrik sıkıntısı çekiyoruz, diğer taraftan Trakya'da elektrik bol diye, özel yatırı mcıya izin vermiyoruz. TEAŞ ve TEDAŞ oturmuş ve deneyimli kurumlardır. Bu kurumların deneyimli ve uzman personeli ile çözülememiş sorunların, TEAŞ'ın 3'e ayrılması ile oluşan EUAŞ, EIAŞ ve TETAŞ gibi yeni Kuruluşlarla ve TEDAŞ Dağıtım Bölgeleri'nin yeni sahipleriyle nasıl çözüleceği büyük bir soru işareti olarak karşımızda durmaktadır. Bütün bu ve benzeri hususların, hazırlık döneminde çıkartılacak uyum yönetmelikleriyle açıklığa kavuşturulmasını ECOGENERATION WORLD ıfil.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=