Enerji ve Çevre Dünyası 71. Sayı (Temmuz-Ağustos 2009)

Güçlü yönümüz olarak saydığımız enerji köprüsü konumumuz kullanılırken mantıklı ve ölçülü davranılmazsa dışımızdaki ülkelerin Türkiye'yi kat etmeyen alternatif enerji yollarına yönelmesi bizim için önemli bir tehdit olabilecektir. Küresel ısınmanın tehlikeli boyutlara ulaşması karşısında alınacak zecri tedbirler ise tüm ülkeler için olduğu gibi bizim için de kaçınılmaz bir tehdit oluşturmaktadır. Birçok ülke için enerji politikalarına yön veren genel kriterleri enerji bakımından ülkemizin kuvvetli ve zayıf yönlerini, muhtemel fırsatları ve tehditleri dikkate alarak Türkiye'nin enerji politikalarını oluştururken göz önünde bulundurmamız gereken esasları şu şekilde sıralayabiliriz: Küresel ısınmayı ve çevre kirlenmesini olumsuz yönde etkileyebilecek hiçbir yeni enerji yatırımına girişilmemeli, lisans verilmemelidir. Mevcut santrallar bu açıdan değerlendirilmeli, rehabilite edilemeyenler bir program çerçevesinde devre dışı bırakılmalıdır, Enerji verimliliği (ENVER) çalışmalarına önem ve öncelik verilmeli, faaliyetlerin kısa zamanda Türkiye geneline yaygınlaştırılması için her türlü yasal ve idari önlem alınmalı, E.İ.E.İ Genel Müdürlüğü güçlendirilmeli, yetkilendirilmelidir, Yirmibeş yılı aşkın bir süreden beri elektrik üretiminde özelleştirmenin yapılamayışı, serbest enerji piyasalarının oluşturulamayışının nedenleri etüd edilmeli, kısa sürede sonuca varmak için çözümler üretilmelidir. Kamu kuruluşlarının elindeki üretim tesisleri yönetimde özel sektörün hakim olduğu kamu-özel sektör ortaklıkları haline getirilerek rehabilite edilmeli, verimlilikleri arttırılmalıdır, Sanayide, idari ve sosyal yapılarda, turistik tesislerde ısı ve elektrik enerjisinin birlikte kullanıldığı her alanda verimliliği maksimize edebilmek için kojenerasyon sistemleri Orta vadede Türkiye'nin elektrik enerjisi darboğazını çözebilecek, arz güvenliğini sağlayabilecek tek çözüm nükleer santrallardır. Otuz yılı aşkın bir süreden beri defalarca teşebbüs edilmesine rağmen bir nükleer santrala sahip olamayışımızın nedenleri incelenmeli, etüd edilmeli, gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılarak 2020 yılına kadar en az altı bin megavat gücünde nükleer santralların yapımı planlanmalı, gerekli kaynak sağlanmalı, tercihan özel sektör-kamu ortaklığı olarak gerçekleştirilmelidir. Uzun vadede dünyanın hiçbir dengesini bozmadan tüm enerji ihtiyacını karşılayabilecek sınırsız enerji kaynağının Güneş olacağına inanıyorum. Bu nedenle ülkemizin elektrik üretiminde de yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilmeli, güneş enerjisinden elektrik üretimi konusundaki araştırmalar teşvik edilmeli, gerekli teknolojilere bir an evvel sahip olup yeterli teşvikler, yasal düzenlemeler, finansman ve yönetim modelleri uygulanarak yatırımlara başlanmalıdır. Güneş enerjisinin doğrudan ısı enerjisi olarak kullanılmasının yaygınlaştırılması için gerekli önlemler alınmalı, belirli bir ölçeğin üstünde sıcak su temininde güneş enerjisinden yararlanmak zorunlu kılınmalıdır, Elektrik iletim ve dağıtım şebekeleri de kısa sürede özelleştirilmeli, belirlenecek takvim içinde şebekelerin yenilenmesi kayıp ve kaçakların en aza indirilmesi şart konulmalıdır. Avrupa Birliği elektrik sistemi ile entegre olabilmek için gereken iyileştirmeler, düzenlemeler yapılmalı, bağlantı noktalarının sayıları arturılmalıdır. Türkiye'nin enerji köprüsü konumunu değerlendirmek üzere planlanan çok uluslu projelerde veya uluslararası faaliyetlerde ülke menfaatlerini en üst düzeyde koruyacak fakat riske sokmayacak politikalar üretilmeli, bu konuda Dışişleri doğal gaz ticaretinden sağlanan gelirlerin, vergilerin belirli bir bölümü petrol ve doğalgaz aramalarına tahsis edilerek, yeni rezervlerin bulunmasına, dışa bağımlılığın azaltılmasına çalışılmalıdır, Yeni - yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi için lisans verilirken taliplerin bu konudaki deneyimleri, finans gücü ve yapabilirlikleri sorgulanmalı, verilen lisansların sonradan ticari meta şeklinde elden ele dolaşmasına, spekülasyonuna meydan verilmemelidir. Yukarıda belirtilen kriterler ve görüşler birçok kurum ve kuruluşun, sivil toplum örgütlerinin siyasi görüşleri, ideolojileri ile bağdaşmayabilir. Ancak, küresel ısınmayı olumsuz yönde etkilemeyen, arz güvenliğini sağlayabilen sürdürülebilir enerji politikalarını tespit edebilmek için gerçek veriler ve olgular esas alınmalı, bazı popülist davranışlardan ve ideolojik saplantılardan vazgeçilmelidir. Uygun çözümleri bulabilmek için bir ortak akıl oluşturulmalıdır. Bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin üst düzey yetkililerinden kurulu bir ENERJİ PLATFORMU öneriyorum. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı veya bünyesindeki E.İ.E.İ Genel Müdürlüğü sekreterya görevini üstlenip tüm verileri toplayacak, gerekli analizleri, ön değerlendirmeleri yaparak taslakları hazırlayacaktır. Kısa, orta ve uzun vadeli enerji politikaları enerji platformunda tartışılıp onay makamına sunulacaktır. Enerjiye ilişkin global faktörler, kriterler, iç dinamikler ve ihtiyaçlar değiştikçe enerji platformu bu politikaları güncelleme yoluna gidecek, değişimlere zamanında uyum sağlanarak panik yaşanmayacaktır. Uygulamada ortaya çıkan aksaklıklar gene bu platformda tartışılarak, gereken değişiklikler icra makamlarına iletilecektir. Enerjiye ilişkin çeşitli sorunların incelenmesi ve çözümlerin bulunması konusunda da enerji platformu zaman zaman toplanıp görüş - - - -k_u__rul_m?�ı-için-gerekli--yönlendirmele· •,- - -� Ba�anlığruzman-diplomatla-rı-ile-oirlilne�O�Uşli.ffifcaK�_y�sama ve ıc1:a_organlarına_ düzenlemeler yapılmalıdır, çalışılmalıdır, Petrol, petrol ürünleri ve yardımcı olacaktır. ■ ENERJi DÜNYASI TEMMUZ•AGUSTOS2009 63

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=