Enerji ve Çevre Dünyası 72. Sayı (Eylül 2009)

Teşkilatı öncülüğünde bir araştırma projesi başlatılmıştır.Bu proje kapsamında yapılacak ekonomik modelleme ile emisyon kısıtlamalarına ilişkin farklı senaryoların, Türk ekonomisi ve sektörleri üzerindeki orta ve uzun vadedeki etkisinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır.Böylelikle sera gazı emisyonlarının kısıtlanmasını hedef alan uluslararası müzakerelere Türkiye'nin daha iyi hazırlanabilmesi mümkün olabilecek ve farklı emisyon kısıtlama taahhütlerinin ekonomi üzerindeki etkileri daha iyi görülebilecektir. 2013-2020 yıllarım ifade eden Kyoto sonrası döneme ait emisyon hedefi belirleme müzakerelerinin sonuçlanacağı Kopenhag toplantısında, Türkiye'nin önceki dönemlerin aksine uluslararası sorumluluk gereği özel şartlarına uygun bir stratejisi belirlemesi gerekmektedir. Türkiye'nin Kyoto sonrası stratejisini belirlemesinde, OECD üyeliği ve Avrupa Birliği aday ülkesi alınası önemli bir rol oynamaktadır. Avıupa Komisyonu'nun Kyoto sonrası stratejisindeTürkiye için çok zorluk çıkaracak kararlar alındığı görülmektedir.Bu raporda, gelişmiş ülkelerin astl sorumluluk alınası beklenmekte ve emisyonları 1990 seviyesinin %25-40 altına indirmesi istenmektedir. Avrupa Komisyonu gelişmiş ülkeler sınıfına giren ülkeleri tanımlarken Türkiye için çok sorunlu olan şu kriterleri ortaya atmaktadır; Sadece Kyoto'ya taraf olınuş Ek-B ülkeleri değil, UNFCCC üyesi tüm Ek-I ülkeleri, tüm OECD üyesi ülkeler ve AB'ye aday ya da adaylık potansiyeli olan ülkeler gelişmiş ülkeler grubuna girer (Commission of the European Communities, 2009). Türkiye'nin Kyoto sonrası yükümlülük alınamak için tüm gayretini sarf edeceğinin farkında olınak ile birlikte aksi durumda Kyoto sonrası dönemi için yükleneceği sera gazı emisyonu 38 ENERJi DÜNYASI EYLÜL2009 azaltınu sorumluluğu haliyle ülke ekonomisinde önemli etkiler doğuracaktır. Kopenhag'taki toplantılarda; Türkiye'nin 2012 sonrasındaki olası yükümlülüklerinin sınırlariacağı bir pozisyon almak isteyeceği tahmin edilmektedir. Olası senaryolardan biri; Türkiye'nin gelişmekte olan bir ülke olduğu göz önünde bulundurularak yükümlülük almaması ya da alacaksa bile bu yükümlülüklerden belli bir süre muaf olmasıdır. Bir diğer senaryo ise; Türkiye'nin gelecekteki emisyon artışlarının hesaplanması ve bu olası senaryonun (Business As Usual) daha altında kalacak şekilde emisyon azaltımı taahhüdü vermesidir (Etem Karakaya, 2009) .Türkiye'nin yükümlülük alınası durumunda; protokol ile oluşturulmuş CDM (Clean Development Mecbanisrn - Temiz Kalkınma Mekanizması) karbon emisyonu ticareti esnek mekanizmalarına proje arzı yoluyla karbon kredisi satışında bulunamayacak, fakat yükümlülük altında olan ülkelerde uygulananJI (joint Implementarion - Ortak Uygulamalar) mekanizmasından yararlanarak proje kredilerini satabilecektir. Gönüllü emisyon azaltım uygulamaları 2005 yılından beri Türkiye'de Kyoto Protokolü mekanizmalarına paralel gelişen gönüllü karbon piyasasının gelişmesini sağlamış, ülkede emisyon azaltırnı bilincinin yaygınlaşmasını sağlamıştır.Fakat, bu projelerin Kyoto sonrası nasıl bir kapsamda değerlendirileceği henüz açık değildir. Gönüllü karbon projelerinin durumu Türkiye'nin Kopenhag'da alacağı pozisyona ve yükümlülük altına girmesi durumunda bu projelerin nasıl değerlendirileceği kararına bağlıdır.Yatırımlarıyla ülke ekonomisine katkıda bulunan bu projelerin, Kyoto mekanizmasından maksimum yararlanmasını sağlamak, hükümetin görevlerinden biridir. 7. Sonuç İklimlerin değişmesi ve sıcaklıkların artıuası ile birlikte kuraklığın ekonomiler üzerinde yaratacağı olumsuz etkileri en aza indirmek amacı ile yola çıkmış pek çok ülkenin meydana getirdiği Kyoto Protokolü, hayatımıza yeni bir metayı ve bunun pazarını soktu. Metalaştı.rılan karbon salım hakkı, kimilerini sera gazı salımları nedeni ile yükümlülükler altına sokarken kimilerini de karbon salım haklarını piyasaya sürerek yatırımlarına yeni bir finans kaynağı yaratıua ile ödüllendirmiştir. Türkiye'nin Kyoto Protokolü'ne imza atması ile birlikte Kyoto sonrası hedefine yönelik bir strateji belirlemesi önemli bir aşama haline gelmiş, gönüllü karbon piyasasında geliştirilen azaltım projeleri tarafından da önemle takip edilmektedir. Gönüllü karbon piyasası mekanizma ­ larım kullanarak gelir elde eden karbon azaltım projelerinin Kyoto sonrası süreçte hangi çerçevede değerlendirileceği Türkiye'nin belirleyeceği stratejisine bağlıdır.Bugüne kadar yenilenebilir enerji projelerine pozitif değer katan karbon azaltım gelirlerinin, Kyoto sonrası süreçte de devam etmesi önemlidir. Kaynakça Hamilton Katherine, Sjardin Milo, Shapiro Allison and Marcello Thomas (2009), Fortifying the Foundation: State of the Voluntary Carbon Markets 2009: Ecosystem Marketplace and New Carbon Finance. Gold Standard (2009)VER Projects, htıp://www.cdmgoldstandard.org/ UNFCCC (2007), Uniting on Climate, A gulde to the Climate Change Convention and the Kyoto Protocol.UNFCCC. !<arakaya Ethem, (2009) "Türkiye için Post-Kyoto Müzakerelerine Yönelik Bir Strateji Önerisi". Tisk Aylık Dergisi. Şubat Sayısı.■

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=