Enerji ve Çevre Dünyası 74. Sayı (Kasım-Aralık 2009)

emisyonlar eskisi gibi artmaya devam ederse, bu kazanımın hiç bir anlamı olmayacaktır. Konutların ve firmaların, gerekli yatırımları yapmaları gerekmektedir, ancak, enerji yatırımları karışımının anahtarını elinde tutan ise hükümetlerdir. Ulusal ve uluslararası seviyelerde oluşcurulımış olan politik ve kanuni çerçeveler, ulusal ve uluslararası seviyelerde belirlenen yatırım ve tüketim kararlarının düşük-karbon üretimi sunan alternatiflere yönelik olup olmadığını belirleyecektir. Buna göre, bu konferans, hükümetlerin, mevcut politika ve tedbirlerinde değişikliğe gitmemeleri durumunda küresel enerji piyasalarının hangi yönde ilerleyeceğine dair bir başlangıç resmi sunacaktır. Konferans aynı zamanda, ti.im dünyada giderek artan şekilde destek gören bir hedef olan, atmosferdeki sera gazı konsantrasyonunun 450 milyonda bir CO2eşdeğerine (ppm CO2 eşdeğeri) sınırlanmasına yönelik karar alan bir dünyayı betimleyen 450 Senaryosunu ela açıklamaktadır. Finansal kriz giderek artan fosil-bazlı enerji kullanımına geçici bir duraklama getirmiştir Finansal ve ekonomik kriz sebebi ile 1981 yılından bu yana ilk defa olarak global enerji kullanımı 2009 yılında düşüş kaydedecektir; ancak, mevcut politikalar devam ederse, ekonornik düzelme başlar başlamaz yine eski artış trendine girecektir. Referans senaryomuzda, dünyadaki birincil enerji talebinin 2007 ila 2030 yılları arasında yılda %1.5 oranında yükselmesi beklenmektedir. Diğer anlamda 12.000 milyon ton eşdeğer petrol (Mtep)'den %40'lı k bir artış ile 16.830 milyon ton eşdeğer petrol (Mtep)'e ulaşması beklenmektedir. Gelişmekte olan Asya ülkeleri bu büyümenin ardındaki temel faktördür; bu ülkeleri Orta Doğu izlemektedir. Bu konferansta öngörülen petrol talebi, WEO-2008'de öngörülenden daha düşüktür ve bu da, tahmini kapsayan sürenin başlangıç döneminde krizin etkisini ve geçen yıl devreye giren yeni devlet politikalarını yansıtmaktadır. Ortalama olarak, 2009'daki keskin düşüş sebebi ile talep 2007-2010 arasında marjinal şekilde düşmektedir. Elde edilen ilk gerçek veriler 2009 yılında %2'lik bir düşüşü işaret etmektediı·. Bu tarihten sonra, talepteki artış devam eder ve 2010-1015 yılları arasında ortalama %2.5 seviyesinde olur. 2015 yılından sonra, gelişmekte olan ekonomiler olgunluğa erişeceği ve global popülasyon büyümesi yavaşlayacağı için, bu tarihten sonra talep artışı aşamalı şekilde azalmaktadır. Referans senaryoda, fosil yakıtlar tüm dünyada temel birincil enerji kaynağı olmaya devam etmekte ve 2007 ila 2030 yılları arasında enerji kullanımındaki toplam artışın dörtte üçünden fazlası bir miktarından sorumlu olacaktır. Mutlak anlamda, tahmin dönemi için kömür en büyük miktarda talep artışı 2030 itibari ile, petrol yine de birincil yakıt karışımı içerisinde tek başına en büyük yakıt olmaya devam etmektedir. Petrol talebinin (biyo-yakıtlar hariç olmak üzere), rahmin dönemi boyunca, ortalama olarak %1 oranında artması ve 2008 yılı nda günde 85 milyon varilden 2030 yılında günde 105 milyon varile ulaşması beklenmektedir. Büyümenin tamamı OECD üyesi olmayan ülkelerden gelmektedir: OECD talebinde ise düşüş görülmektedir. Ulaşım sektörü petrol kullanımındaki artışın %97'sinden sorumludur. Petrol Üreten Ülkeler Teşkilatı (OPEC) üyesi olmayan ülkelerde konvansiyonel petrol üretimi 201 O yılında en yüksek seviyesine ulaşacağı için, üretimdeki artışın büyük kısmının, çıkartılabilir konvansiyonel petrol kaynaklarının geri kalan miktarının büyük kısmını ellerinde bulunduran OPEC ülkelerinden gelmesi gerekecektir. Kömür ve doğalgaza olan talebin arkasındaki temel faktör, elektrik üretimi için gerekli olan enerji talebindeki kaçınılmaz artıştır. Dünya elektrik talebinin 2030 yılına kadar yıllık %2.5 oranında artması rahmin edilmektedir. Büyümenin %80'den fazlası OECD üyesi olmayan ülkelerde meydana gelmektedir. Global anlamda, elektrik üretim kapasitesine yapılan ilaveler 2030 yılında 4800 gigawatt (G\V) seviyesine ulaşacaktır. Bu, ABD'nin mevcut kapasitesinin yaklaşık beş katına eşittir. En büyük ilaveler Çin'den gelecektir (toplamın yaklaşık %28'i). Kömür, elektrik üretim sektörünün bel kemiği olmaya devam edecektir ve global enerji üretim karışımı içerisindeki payı 2030 itibari ile 3 puan artış ile %44'e gelecektir. Nükleer enerji üretimi, Avrupa'nın tüm önemli bölgelerinde artacaktır ancak toplam elektrik üretimindeki payı azalacaktır. ile karşılaşmakta ve onu sırasıyla doğal- Hidra-harici modern yenilenebilir gaz ve petrol takip etmekte. Ancak, her enerji teknolojilerinin kullanımı (ri.izne kadar payı %34'ten %30'a eli.işse de, gar, güneş, jeotermal, dalga enerjisi ENERJi DÜNYASI KASIM - ARALIK2009 51

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=