Enerji ve Çevre Dünyası 74. Sayı (Kasım-Aralık 2009)

Afrika'da artmaktadır. i\Iodern enerji kaynaklarına erişimin sağlanması, insan gelişimi için bir gerekliliktir. Uygun politikalar ile, 2030 yılına kadar, tüm dünyada senede ilave 35 milyar dolarlık (2008 dolar değeri üzerinden) yatırım veya Referans Senaryoda öngörülen elektrik sektörü yatırımının sadece %6'sı evrensel anlamda elektrik erişimi sağlanabilir. Bununla birlikte birincil enerji talebinde ve karbondioksit emisyonlarında görülen artış oldukça vasat seviyelerde kalabilir. Sıcaklık artışının 2 derece ile sınırlanması, düşük-karbonlu enerji devrimini gerektirmektedir Her ne kadar enerji sektörü için uzun dönemli ve sürdürülebilir bir yıllık karbondioksit emisyonu seviyesinin ne olması gerektiği konusunda farklı görüşler olsa da, küresel ısı artışını 2 dereceye sınırlama ihtiyacına yönelik fikir birliği giderek ağırlık kazanmaktadır. 2 derecenin üzerinde bir ortalama küresel ısı artışı olasılığını %50 ile sınırlamak için, atmosferdeki sera gazı konsantrasyonunun 450 ppm CO' eşdeğer seviyesine yakın bir seviyede sabitlenmesi gerekecektir. 450 Senaryosunda, tüm bölgelerde radikal ve koordineli politikalar ile bu hedefe nasıl ulaşılabileceği gösterilmektedir. Bu senaryoda, küresel enerji-bağlantılı CO2 3misyonları 2020'den hemen önce 30.9 Gt'lik tepe noktasına ulaşmakta ve bu tarihten sonra azalarak 2030 yılında 26.4 Gt seviyesine gelmektedir. Bu seviye 2007 seviyesinin 2.4 Gt altında ve Referans Senaryodaki seviyenin de 13.8 Gt altındadır. Bu düşüşler, spesifik sektör ve ülke koşullarına göre özelleştirilmiş, özellikle karbon piyasaları düzenlemeleri, sektöre! düzenlemeler ve ulusal politika ve tedbirler gibi politika araçları ile elde edilecektir. Ancak ve ancak, tüm sektörlerdeki ve bölgelerdeki hafifietme potansiyelinden faydalanmak suretiyle gerekli emisyon düşüşleri elde edilebilir. OECD+ ülkelerinin (OECD ülkeleri ve OECD üyesi olmayan AB ülkelerini içeren bir grup) 2013'ten itibaren ulusal emisyonazaltma taahhütleri yerine getirmeleri öngörülmektedir.Diğer tüm ülkelerin yerel politika ve tedbirler benimseyeceği ve emisyon kredileri oluşturup satacağı varsayılmaktadır. 202'dcn sonra, taahhütler diğer önde gelen ekonomileri - yani Çin, Rusya, Brezilya, Güney Afrika ve Orta Doğı.ı'dan oluşan grupkapsayacak şekilde genişletilmektedir. 450 Senaryosunun gerektirdiği şekilde 2020 itibari ile -yani sadece 10 yıl sonra- enerji-bağlantılı CO2 emisyonlarında (Referans Senaryoya kıyasla) elde edilecek düşüşler ulaşılması zor görünmektedir ancak, politik havanın değişmesi ile birlikte, finansal kriz, gerekli adımları atmak için çok özel bir fırsat sunmaktadır. 450 senaryosunda, 30.7 Gt seviyesinde 2020 yılında emisyonlar, Referans Senaryosundaki emisyon seviyesine kıyasla3.8 Gt daha düşüktür. OECD üyesi olınayan ülkelerde, mevcut ulusal politikalar ve de beraberinde ulaşım sektörü ve endüstrideki sektöre! yaklaşımlar ile birlikte, emisyon seviyelerinde 1.6 Gt'lik azalma ortaya koymaktadır. Ancak bu azalına, uygun bir uluslararası çerçeve olmaksızın meydana gelmeyecektir. Bu noktada, uluslararası müzakereciler için en önemli zorluk, gerekli tedbirlerin uygulanmasını garantileyecek ilave teşviklerin seviyesine dair doğru bir seviye ortaya çıkartacak araçları bulmaktır. Ulusal politika anlamında tek başına Çin, 450 Senaryosundaki emisyon düşüşünün 1 Gt'lik kısmından sorumlu olmaktadır. Bu da, ülkeyi, iklim değişikliği ile ilgili )iirütülen küresel mücadelenin ön saflarına yerleştirmektedir. 2020 yılında emisyonlarda görülen geri kalan azalma OECD+ ülkelerinden gelmektedir. Bu ülkeler, bu düşüşü, elektrik üretim ve endüstriyel sektörlerde emisyon kısıtlaması, yerel politikalar ve OECD üyesi olmayan ülkelerde, karbon piyasasında gerçekleştirilen ilave kısıtlamaların vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. 2020 yılında, OECD+ karbon fiyatı karbondioksit tonu başına 50 tona ulaşmaktadır. Finansal ve ekonomik kriz yüksek karbon enerjisi kullanan teknolojilerin kullanımını geçici olarak yavaşlatmıştır. Önümüzdeki bir kaç yılda talebin artması beklentisi ile, düşük karbon teknolojilerinin devreye alınmasını teşvik edecek açık ekonomik sinyaller sağlayan bir anlaşmayı devreye sokınak hayati önem taşımaktadır. Enerjiyi üretme, nakletme ve kullanma yöntemimiz anlamında kapsamlı ve hızlı bir geçiş - yani gerçek bir düşük karbon devrimi -anlamına gelen yeni uluslararası iklim politikası anlaşması dünyayı bu 450 ppm hedefine ulaştırabilir. Enerjinin çok daha verimli kullanılması ve tükettiğimiz karbon miktarının düşük veya sıfır karbon kaynaklara geçiş yolu ile azaltılınası gerekmektedir. 450 Senaryosunda, birincil enerji talebi 2007 ve 2030 yılları arasında %20 oranında artmaktadır. Bu, Referenas Senaryodaki %1.5'luk orana kıyasla, yıllık ortalama %0.8'lik bir büyüme hızına denk gelmektedir. Binalardaki ve endüstrideki artan enerji verimliliği elektrik için olan talebi ve de daha az ölçüde, fosil yakıtlara olan talebi azaltmaktadır. Yeni araçların ortalama emisyon yoğunlukları, yakıt ihtiyaçlarını azaltmak suretiyle yarıdan fazla azaltılmıştır. Fosil-dışı yakıtların toplam birincil enerji karışımı içerisindeki payı 2007'deki %17 seviyesinden ENERJi DÜNYASI KASIM-AAALIK2009 55

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=