Enerji ve Çevre Dünyası 75. Sayı (Ocak-Şubat 2010)

için diğer bir önemli projedir. AB, söz konusu bölgenin büyük güneş ve rüzgar enerjisi potansiyelinin değerlendirilmesine büyük önem atfetmektedir. Beşinci öncelik, ulusal regülatörlerin ve iletim sistemi operatörlerinin desteklenmesiyle, Merkezi ve Güney Doğu Avrupa'da kuzey-güney gaz ve elektrik enterkoneksiyonlarının geliştiıilınesi, eksik bağlantıların tamamlanmasıdır. Son öncelik ise, ulusal elektrik şebekeleri ile açık denizde kurulması planlanan rüzgar türbinlerinin bağlantısını sağlayacak "Kuzey Denizi Şebekesi"nin oluşturulmasıdır. Söz konusu hattın, Akdeniz Halkası ve Baltık Enterkoneksiyon Projesi ile birlikte gelecekte oluşturulması planlanan Avrupa çapındaki şebekenin (European Super Grid) temelini oluşturması öngörülmektedir. Anılan tüm projelerin hayata geçirilebilmesi için yeterli finansmanın zamanında sağlanması büyük önem arz etmektedir. Ancak enerji sorunlarının bugünden çok farklı olduğu ve AB'nin nispeten daha küçük bir birlik olduğu dönemde oluşturulmuş olan mevcut TEN-E (Trans-Avrupa Enerji Şebekeleri) enstrümanının ve bütçesinin anılan projelerin gerçekleştirilmesinde yetersiz kalacağı aşikardır. Bu bağlamda, Avrupa Komisyonu, bahse konu projeleri gerçekleştirmek için yetersiz olacağı öngörülen TEN-E'nin 2010 yılında hazırlanması öngörülen AB Enerji Güvenliği ve Altyapı Enstrümanı ile değiştirilmesini hedeflemektedir. Uluslararası ilişkilerde enerjiye daha fazla önemin verilmesi: Enerji alanında karşılıklı bağımlılığının arttığı günümüzde AB, tek sesliliği sağlayarak, üretici, transit ve diğer tüketici ülkelerle daha derin ve hukuki temele dayanan bağlar kurarak enerji dış politikasında daha aktif ve etkin rol oynamayı hedeflemektedir. Bu kapsamda, komşu ülkeler/bölgeler başta olmak üzere, üçüncü ülkelerle işbirliğinin arttırılmasının ve bu ülkelerin enerji sektörlerinde libe84 ENERJi DÜNYASI OCAK-ŞUBAT2010 ralizasyonunun gerekli olduğunun altı çizilmektedir. AB, Avrupa Ekonomik Alanının bir parçası ve aynı zamanda önemli bir petrol ve gaz üreticisi olan Norveç ve Güneydoğu Avrupa'da entegre bir enerji piyasasını oluşturan Enerji Topluluğu ile olan enerji diyaloğunun geliştirilmesine büyük önem atfetmektedir. Ayrıca Rusya ve Hazar Bölgesi başta olmak üzere, Avrupa dışındaki üretici ülkelerle, karşılıklı bağımlılığı düzenleyen hükümleri içeren kapsamlı anlaşmaların geliştirilmesi_nin gerekliliği vurgulanmaktadır. Siyasi risklerin azaltılmasını ve özel şirketlerin arz ve transit konularındaki taahlıütlerinin teşvik edilmesini hedefleyen söz konusu hükümlerin, uygun olduğu durumlarda, AB enerji müktesebatına ve Enerji Şartı Anlaşması ilkelerine dayandırılması öngörülmektedir. Ayrıca Avustralya, Kanada, ABD, Japonya gibi tüketici konumunda olan ülkelerle, global enerji güvenliğine ilişkin ortak bir görüşün oluşturulması, global piyasalarda şeffaflığın artoıılması ve sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla ilişkilerin arttınlması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu bağlamda, enerji verimliliği, çevrenin korunması, enerji teknolojileri ve nükleer güvenlik konularında etkin bir işbirliği mekanizmasının oluşturulması öngörülniektedir. Petrol ve doğalgaz stoklarının geliştirilmesi ve kriz yönetiminin iyileştirilmesi: Bilindiği üzere, arz güvenliğinin sağlanabilmesi kriz mekanizması ile güvenlik standartlarının mümkün olduğu kadar etkin hale getirilebilmesine bağlıdır. Bu nedenle, AB bu alandaki topluluk kurallarının güncellenip geliştirilmesini öngörmektedir. Uluslararası Enerji Ajansı uygulamaları ile uyumun sağlanabilmesi için Komisyon, petrol stoklarına ilişkin mevcut mevzuatın yenilenmesini önermektedir. Petrol piyasalarında şeffaflığın arttırılabilmesi amacıyla, AB'nin petrol şirketlerinin tuttukları ticari petrol stoklarının toplamını haftalık olarak yayınlaması öngörülmektedir. 2010 yılında revize edilecek olan doğalgaz arz güvenliğine ilişkin direktifin daha geniş arz güvenliği standartları ile bölgesel ve·AB düzeyinde acil durum önlemlerini kapsamasına k,-ı.rar verilmiştir. Petrol stoklarından yaldaşık beş kat daha masraflı olan doğalgaz stoklarının tutulmasının zorunlu hale getirilmesine ilişkin ise henüz yeterli derecede gösterge bulunmamaktadır. Enerji verimliliğinin arttırılması: 2020 yılına kadar enerji verimliliğinin %20 oranında arttırılabilmesi amacıyla binaların enerji performansı, enerji etiketleri, elm-dizayn ve kojenerasyona ilişkin topluluk müktesebatında değişikliklerin gerçekleştirilmesi ve uygulamaların iyileştirilmesi hedeflenmektedir. Tüm bu alanlarda gerçekleştirilecek enerji verimliliği artışının AB'nin enerji tüketimine ve arz güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunacağı öngörülmektedir. 2008 yılında yayınlanan Enerji ve İklim Değişikliği Paketi'nin tamamlayıcısı niteliğinde bir Yeşil Vergi Paketi'nin önerilmesine karar verilmiştir. Söz konusu Paket, enerji vergi direktifinin enerji ve iklim değişikliği hedefleriyle tamamen uyumlu hale getirilmesi ile KDV ve diğer mali enstrümanların enerji verimliliğini teşvik etmeleri hususlarını kapsayacaktır. Ayrıca, Avrupa Yatırım Bankası ve diğer mali örgütler ile birlikte oluşturulması hedeflenen "Sürdürülebilir Enerji Finansman Girişimi" projesiyle enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kaynakları ve fosil yakıtların temiz kullanımına yönelik yatırımlar için sermaye piyasalarından büyük çaplı kaynak sağlanması amaçlanmaktadır. Komisyon, enerji verimliliği konusunun topluluğun enerji politikasının önemli bir önceliği olmasını hedefleyerek, ortak ürün standartlannın ve global çalışmaların teşvik edilebilmesi amacıyla, enerji verimliliği alanında uluslararası ortaklığın tesis edilmesine önem atfetmektedir. Ayrıca, Komisyonun, 2009 yılında 2006 Yılı Enerji Verimliliği Eylem Planı'nı değerlendirmesi ve yeni bir eylem planı

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=