Enerji ve Çevre Dünyası 79. Sayı (Temmuz-Ağustos 2010)

2 Sunuş ■ ÖzkanAĞIŞ Türkiye Kojenerasyon ve Temiz Enerji Teknolojileri Derneği(TURKOTED) Yönetim Kurulu Başkanı ozkan.agis@enerko.com. tr Çevre Koruma Duyarlılığı, Kültürle Özümlenmiş Doğa Sevgisinden Kaynaklanmıyorsa Tehlikeli Olabilir Çok, çok sıcak ve nemli bir yaz yaşıyoruz. Doğa milyonlarca yıldır yerleştirdiği düzen ve dengeyi bozanlardan adeta intikam alıyor. En büyük intikam alanı da Amerika ve Rusya. Bir avuç insan Kyoto sorumluluklarını yerine getirmek için çırpınırken, başta Amerika sonra da Rusya, önce büyüklük ve sonra da suçluluk kompleksi ile 13 yıldan beri Kyoto'ya ilgisiz ve duyarsız kaldılar; Amerika'da kasırgalar, Rusya'da yangınlar akıllarını başlarına getirdi. Senelerce politikalarını soğuk savaş eksenine oturtmuş bu iki süper devlet, doğanın öfkesi karşısında, matador karşısında diz çöken boğa durumuna düştüler. Gelecek yıllarda insanlık, ihmal ve hatalarının yol açtığı yaraları tedavi edecek önlemleri almazsa veya almakta geç kalırsa, gelecek nesillerin lanetine maruz kalacaktır. Önlemlerin başında, içinde karbon olan (elmas hariç), yakıtlardan uzak durmak geliyor. Yani, yenilenebilir enerji kaynaklarına yaklaşmak geliyor. Allah, bizim yer altı zenginliğimizi ne kadar kısmışsa, yer üstü zenginliğimizi o kadar bol vermiş. Yazın kavursa da bol güneşimiz var, akarsularımız var, rüzgarımız var ve orman ve tarım ürünleri arrığı biokütlemiz var. Ayrıca da, Kyoto ailesine girmemizin bize artılar kazandıracağını gören ve bizi 2009 yılında Kyoto ile nişanlayan bir Çevre ve Orman Bakanımız var. Yerulenebilir Enerji Kaynaklarımızın bilgili ve bilinçli değerlendirilmesi için ilk adım 2005 yılında çıkarulan kanunla atılmıştı. Şimdi Kyoto'ya yakınlaştırarak ve bizi aileye sokarak, yenilenebilir kaynak zenginliğimizi daha bilinçli ve daha çok yararımıza kullanmanın temelini atıyor. ENERJi DÜNYASI TEMMUZ-AGUSTOS2010 Bu gelişmelere, Elektrik İşleri Eti.it İdaresi (EİE)'nin son yıllardaki güzel çalışmalarıyla hizmete sunduğu rüzgar, güneş ve jeotermal haritalarını da ilave etmek lazım. Şimdi yatırımcıların elinde, kapasitesi yüksek bölgeleri gösteren haritalar var. Arrık rüzgar yatırımcıları, pahalı ölçüm istasyonları kurarak yatırım yeri seçmek zorunda kalmıyorlar. Geçmiş yıllarda hükümet katında bu güzel gelişmeler olurken, EPDK çapında da yenilenebilir enerji kaynaklı tesislere lisans almayı kolaylaştıracak ve kısaltacak önlemlerin alınmış olduğunu görüyoruz. Kolaylaştırma konusunda kantarın topuzu o kadar kaçıyor ki, bir günde (1 Kasım 2007) bakıyorsunuz EPDI<.'ya 78.000 MW'lık üretim lisansı başvurusu yapılmış. EİE rüzgar haritalarına göre Türkiye'nin ti.im rüzgar potansiyeli toplamı ise yaklaşık 40.000 l\ı[\'X,'. Yarıi potansiyelimizin iki misli başvuru. Başvuru ve değerlendirme esaslan iyi hazırlanmadan alınan başvuruların içinden, EPDK 3 yıldır çıkamıyor ve rüzgar yatırımcılar yönünden kaosa dönüşüyor. Yatırımcılarımızı ürküten ikinci skandal da 9 Haziran 2009'da hükümetimizin TBMM'ne kadar getirdiği yenilenebilir kaynaklı enerji üretim tesislerine teşvik yasası direktifinin yine hi.ikümet tarafından geri çekilmesi oldu. Bu yılın Haziran ayında da, bu yasa "çıktı çıkıyor " havasına gireli ama vuslat yine başka bir bahara kaldı. EPDK'nın sitesinde gösterilen, lisans almış projelerin inşaat ilerlemelerine baktığımızda bu durumu net bir şekilde görüyoruz. Termik esaslı yatırımlar programlarına yakın yürürken, yerıilenebilir bazlı yatırımlar çok yavaş ilerliyor.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=