kulvarındaki bir şirkete kıyasla emisyon hacmi fazla olan bir şirket, sermayeye ulaşmakta zorluk çekiyor." Türkiye'nin Kaybı 300-400 Trilyon Dolar Türkiye'nin sürdürülebilir çevre politikası olmadığı için yükselen piyasalara yapılan yatırımlardan yaklaşık 300-400 milyarlık yatının kaybettiği söyleyen Ararat, Türkiye'nin yatırım yapılabilir bir ülke olabilmesi için başka şansının olmadığını vurguladı. CDP tarafından İMKB-50 şirketlerine iklim değişikliği politikalarını ve sera gazı salımlarını açıklamak için davet gönderildiğini bildiren Ararat, şimdi sırada İMK.B-100 şirketlerinin olduğunu ifade etti. Bir taraftan şirketler.in, finans kaynağı kaybetmemek için çevreye duyarlı projeler geliştirirken bir taraftan da hükümetin hem Kyoto Protokolü hem de Avrupa Birliği Uyum Yasaları gereği çevre politikalarına ağırlık vermek durumunda olduğunu belirten Ararat, ancak Türkiye'nin önünde OECD'ye 46 ENERJi DÜNYASI TEMMUZ- AGUSTOS 2010 üye olduğu için oldukça büyük bir hanJ.ikap bulunduğunu dile getirdi. Ararat ,Türkiye'nin Kyoto Protokolü'ndeki konumu hakkında şu bilgileri verdi: "Kyoto Protokolü imzalayan ülkeler ikiye ayrılıyor; zengin ve kalkınmış ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler. Kyoto Protokolü'ne göre kalkınmakta olan ülkeler zengin ülkelerden karbon azaltma maliyetlerini finanse etmelerini talep edebiliyorlar. Ancak Türkiye bir OECD ülkesi olduğu için, gelişmekte olan ülkelere sağlanan finans yardımlarından faydalanamıyor. Ancak Türkiye'ye bir istisna uygulanclı ve gelişmiş bir ülke olmasrna rağmen gelişmekte olan başka bir ülkeyi finanse etmek zorunda değil. Kendi yağıyla kavrulmak durumunda. Çin, Hindistan ve Brezilya gelişmekte olan ülkeler arasında oldukları iç.in gelişmiş ülkelerden emisyon azaltma harcamalarını finanse etınelerinin talep edebiliyorlar. Hindistan 1 ay önce karbon vergisi getirdi. Çin temiz kalkınma modellerini yürürlüğe koydu. Bu ülkeler pek ala biliyorlar ki en fazla enerji ihtiyacında artış bu ülkelerde olacaktır, enerjinin de daha da pahalanacağı göz önüne alınırsa maliyetini düşürrnek açısından etkinliği yüksek programları uygulamaları gerektiğinin farkındalar." Karbon salııuınını azaltmak iç.in dünyada karbon ticareti ve karbon vergisi olarak iki alternatif yaprırım örneği bulunduğunu bildiren Ararat, karbon emisyonlarını sınırlama kararı alan ülkeler ve şirketlerin oluşturduğu karbon piyasasında yapılan ticarete karbon ticareti dendiğini söyledi. Kısacası karbon ticaretinin 'kirletme hakkı' olarak özetlenebileceğini kaydeden Ararat, karbon ticaretinin aslında atmosferde yayılan karbon miktarını azaltmadığı için son yıllarda oldukça eleştirildiğini ifade etti. Ararat, uygulamanın en sıkı savunucularından olan ABD eski başkan yardımcılarından Al Gore'un bile son zamanlarda karbon ticaretinin yanlışlığını dile getirdiğini söyledi. Karbon vergisinin ise son yıllarda daha gözde bir uygulama olduğunu vurgulayan Ararat, sistemin uygulanması hakkında şu bilgileri verdi: ''Atmosfere hakkı olandan fazla karbon salan şirketler, saldıkları her fazladan karbon için vergi ödüyor. Bu vergileri ürünün bedeline yansıtırsa piyasada daha ucuza satılanlarla rekabet edemiyor, yansıtmazsa maliyetleri artıyor ve rekabet koşulları zorlaşıyor. Yani şirketlerin karbon salınımlarını belirlenen sınırlama çekmek dışında başka çaresi kalmıyor. Türkiye karbon salınımını bir an önce azaltmak için bir an önce politikalar geliştirmek zorunda ve önünde iki seçenek var; ya karbon piyasasına kaydolup karbon ticareti yapacak, ki Türkiye'nin Kyoto'daki konumundan dolayı bu neredeyse imkansız, ya da şirketlere yaptırım uygulamak için karbon vergisi koyacak. Ve Türkiye nur topu gibi yeni vergi kalemlerine kavuşacak." ■
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=