Enerji ve Çevre Dünyası 79. Sayı (Temmuz-Ağustos 2010)

Tabi bu yavaşlıkta hükümetin yenilenebilir yatırımlarda söz verdiği desteği geri çekmesinin rolü de var. Diğer taraftan sayın Bakanımızın ağzından bal damlıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 2010-2014 arasını kapsayan stratejik planını özetleyen konuşmasında,"2005 yılında yürürlüğe giren yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretim amaçlı kullanımına ilişkin kanun ile özel sektör marifetiyle, elektrik enerjisi üretilmesi imkanı sağlanmıştır.Yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretimi için temel hedefimiz, bu kaynakların elektrik enerji üretimi içindeki payının 2023 yılında en az % 30 düzeyde olmasının sağlanmasıdır" demiştir. 2023 yılında, Türkiye'nin elektrik kurulu gücü yaklaşık 100.000 MW olacak. Yaklaşık 30.000 MW'lık yenilenebilir enerji tesisi kurmak lazım. Kanun 20 MW'ın üzerindeki HES'leri"yenilenebilir" sınıfına koymadığına göre bu rakamı rüzgarla, akarsularla, biokütle ile jeotermalle ve güneşle doldurmak lazım. Şuanda işletmede olan kapasite 3.000 lv!W olduğuna göre, gelecek 13 yılda 27.000 MW'lık yenilenebilir enerji tesisini hayata geçirmek yani işletmeye açmak lazım, yani her yıl 2000 MW, 2000 MW her yıl ortalama kapasitesi 5 lv!W civarında bulunan 400 tesisin işletmeye girebileceği anlamına gelmektedir. Bekledikleri teşvikleri alamadıkları için, kredi veren bankalar karşısında zor günler yaşayan yatırımcılara, bu günlerde bir de bölgesel tepkiler musallat oldu. HES'lerin inşaatına bölge halkının ve çevı·eci sivil toplum örgütlerinin tepkileri giderek büyümektedir. Özellikle Karadeniz Bölgesinde, hükümet, bölge halkı ile yatırımcılar arasında sıkışıp kalmıştır. Bu tepkilerin bölge halkının isyanı haline dönüşmeden, konuyu TB.Mı\1'de, bölge halkının tepkileri ile bu HES'lerin gerekliliği dengeleri yasal bir zemine oturtulmalıdır. Bugün, illa da enerji üreteceğim diye çevrenin yok edilmesine karşı olduğumuz kadar, çevreyi koruyacağız diye kendilerini"kurtarılmış bölge şerifleri" veya"eyalet yetkilileri" gibi görenlere karşıyız. Çünkü bunların pek çoğu çevre koruma eylemlerini kendi siyasal amaçlarına malzeme olarak kullanırlar. 15 yıl önce Ova akca'da 1400 MW'lık EUAŞ'ın doğal gaz kombine çevrim santraline başlamadan önce, şantiye sahasına girerken kendimizi, bölge çobanlarının elinden zor kurtarmıştık. Arkalarında zamanın Bursa Belediye Başkanı ve bazı partilerin milletvekili adayları vardı. Bu milletvekili adayları, Ova akça santralı karşıtlığını, seçimlerde malzeme olarak kullandılar."Santral yapılırsa Uludağ'ın karları erir, bu da turizmimizi öldürür" dediler."Şeftali ve incirlerimiz eskisi gibi lezzetli olmaz" diye meydanlarda bağırdılar ve bu yalanlarla da milletvekilliğini kazandtlar. EUAŞ ,ODTÜ'de 500 sayfalık ÇED raporu hazırlattı. Kesilecek her ağaç için 5 tane yenisi dikelecek şartı uygulandı. Santralın 500 dekarlık arazisinde bir tek incir ve şeftali ağacı kesilmedi. Tek bir canlıya dokunulmadı. İnşaat sırasında hafriyat makinelerinin ulaştığı yılan yuvalarından kaçışan yılanlar bile öldürülmeden doğaya salındı. 1998'de santral işletmeye açıldı. Bir yıl sonra da santralın katı kabulü yapıldı. Katı kabul töreninde misafirlere, EUAŞ'ın (o zaman TEAŞ'tı) santralın hemen yanındaki bahçesinden toplanmış şeftali, incir ve üzüm ikram edildi. JVIisafırlere "incir, üzüm ve şeftalinin lezzetinde bir değişiklik olmuş mu ?" diye sorduk. Herkes bir ağızdan"eskisinden daha leziz" dediler ve teşekkür ettiler. Açılışa katılan misafirler arasında o çığırtkan milletvekilleri de ve Bursa Belediye Başkanı da vardı. Biraz da kızararak"dün dündür, bugün bugündür" dediler ve geçip gittiler. 1996 yılında bir çevre dergisine yazdığım"çevre koruma üzerine çeşitlemeler" yazısında şöyle diyordum:"Çevre koruma duyarlılığı, kültürle özümlenmiş doğa sevgisinden kaynaklanmıyorsa tehlikeli de olabilir. Bazen, felaket tellallığı yapan kışkırtıcılar, henüz kültür düzeyi çevre bilincine ulaşmamış insanları kullanarak, direnç gösterebiliyorlar. Kültürlü ve bilinçli insanların bu kışkırtıctlara ilgisizliği ve duyarsızlığı onların cüretini daha da arttırıyor. Gereksiz ve yasa dışı müdahalelere ilgisiz ve duyarsız kalırsak toplumda oluşan anarşiden şikayet etmeye hakkımız olmaz. Hükümetten, bu derde deva bulmasını ivedilikle bekliyoruz. Hoşça ve dostça kalın. ENERJi OÜNYASI TEMMUZ-AĞUSTOS2010 3

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=