Enerji ve Çevre Dünyası 83. Sayı (Ocak-Şubat 2011)

■ İyileştirilmiş seviyede Güvenilir ve Güvenli beslemenin sağlanması Akıllı şebeke sistemleri kendi kendini iyileştiren teknolojiye sahiptir. "Smart Grid" elektrik sisteminin çevresel etkisini önemli ölçüde azaltırken, iyileştirilmiş enerji sürekliliği ve konfor ve son kullanıcılara rekabet gücü yüksek bir enerji kaynağı sunar. Akıllı şebeke sistemlerinin geliştirilmesi için, coğrafyaya bağlı olarak değişkenlik gösterebilecek, pek çok etken vardır: ■ C02 emisyonları ve Kyoto protokolüne uygunluk ■ Altyapının korunması veya iyileştirilmesi olmadan daha fazla yük alabilme ■ Haberleşme şebekesinde hız ve güvenilirlik kazandıran teknolojik gelişimler ■ Toptan satış yapan enerji piyasasının serbestleştirilmesi ve ayrıştırılması ■ Toplam enerji giderleri ■ Elektrikli araçların uyumundaki beklentiler ■ Şebekede daha yüksek güç kalitesi ve güvenilirlik ihtiyacı Smart Grid kurulum aşamasında sosyal ihtiyaç ve mevzuatın yanı sıra teknoloji, pazar ve ticari etkenler, çevresel etkiler, standardizasyon ihtiyacı ve ICT (Enformasyon & İletişim Teknolojisi) mutlaka göz önüne alınmalıdır. 20. yüzyıl "sessiz" şebeke mirası Geçmişte, büyük kuruluşların ve Avrupa'da bazı coğrafi bölgelerin Enerji Dağıom Pazarı Yönetim Sistemleri dışında, enerji kullanıcıları arzdan ve günün kullanım saatinden bağımsız olarak sabit bir ücret ödüyorlardı. Bu konuda farklı bir motivasyonları olmadığından, kullanıcılar günlük döngülere aşırı yüklenerek gerilim çökme ve yükselmeleri oluşturdular ve hava durumuna bağlı olarak sıcak yaz ve soğuk kış aylarında enerji kaybını arttırdılar. Dağıtım şirketlerinin ortak amacı ise sadece tedariğin kesilmemesiydi. Elektrik ekonomik olarak depolanamadığından, oluşturulan kapasite, kesinti riskiyle beraber en yüksek kullanım tepe değerinden daha fazla olmalıydı. Ne yazık ki, ABD'nin de içinde bulunduğu bazı coğrafyalarda "kullanımdan fazla üret" modeli 1900'lerin sonunda, dağıtım şirketlerinin sermayelerini gereğinden fazla alt yapı yatırımına harcamaları ve bunun sonucunda devletin bu bütçeyi kesmesi ile iflas etti. Bunun sonucunda bu bölgelerde genişlemiş fakat bakımı tam olarak yapılmamış ve tasarlandığı kullanımın çok ötesinde kullanılan, sürekli arıza ve kesintiye yol açan güç dağıtım şebekeleri oluştu. Dağıtım şebekeleri ilk olarak 1900'lerin başında dizayn edildi, otomasyon teknolojileri elbette yoktu. Yüzyılın ikinci yarısında haberleşme şebekelerinin ve otomasyon kullanımının başlamasıyla, otomasyon sistemleri genellikle tüketiciye yakın olan dağıtım şebekelerinin yerine şebekenin daha yüksek kademelerindeki iletim sistemlerine entegre edildi. Otomasyon sistemlerinin kurulmasıyla beraber, çoğu kullanıcı için enerji sürekliliğinin sağlanması yeterliydi ama yüzyılın sonuna doğru bir çok kullanıcı şebekenin sağlayabileceğinin çok ötesinde bir "Güç Kal.itesine " ihtiyaç duydu. Elektroniğin toplumda yayılmasıyla, daha yüksek ve daha kaliteli güce olan ihtiyaç, otomasyon olmadan sağlanamayacak kritik seviyeye ulaştı. Özet olarak, geleneksel enerji pazarı tedarik zinciri tarafından yönetilirdi, bugünkü büyüyen pazarsa müşteri odaklı olarak gelişmektedir. Gelecekteki zorluklar ve 21. yüzyıl şebekesi İklim değişimini sera gazlarının etkisini azaltarak sınırlandırmak global bir hedef haline geldi. 1997'deki Kyoto sonuç bildirgesinde bir çok ülke enerji verimliliklerini arttıracağını beyan etti ve aralık 2009 Kopenhag sonuç bildirgesinde de üye ülkeler kendilerine bu konuda büyük hedefler koydular. ENERJİ DÜNYASI OCAK-ŞUBAT 2011 63

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=