lunda önemli vaatler içeriyordu. David Harvey'in postmodernliğin durumu eserinde değindiği gibi, bu vaatler, ancak ve ancak çevrenin fethedilmesi ile gerçekleşecekti. Buhar makinesi ve fosil yakıtlara dayalı sanayileşme ve enerji tedariği-süreci, 1.ve 2. dünya savaşlarına sebep olmuş, 1970'lerdeki ilk petrol krizine kadar da etkinliğini ve vazgeçilmezliğini sürdürmüştü. 1970'lerde bu sürecin sağlıklı olmadığı ve sürdürülemeyeceği gerçeği anlaşılmaya başlandı. Aslında ilk sinyaller, Sanayi devrimi paralelinde, Rachel Carson gibi ekologlar, Roma kulübü gibi sivil toplum örgütleri, Ciam hareketi benzeri meslek birlikleri tepkileri eşliğinde 1970'ler öncesinde tartışılmaya başlanmıştı ancak Stockholm gibi uluslararası toplantılar ve Ortak Geleceğimiz gibi raporlar paralelinde 1970'lerin başında çok ciddi silkelenmeler başladı. Enerji kaynaklarına bağımlılık tartışmaları ve sorunsuz, sınırsız ve güvenilir enerji kaynakları da işte tam bu dönemde sorgulanmaya başlandı ve bu doğrulnıda ele alınan Güneş Enerjisi en büyük umut kaynağı olarak tanımlanıyordu. Günümüze gelindiğinde ise, Enerji, çevre, ekonomi ve politika, iç içe girmiş önemli konulardan bazılarıdır. Bu yüzden her biri diğeri ile adeta özdeşleşmiştir. Sürdürülebilir kalkınma kavramının yapıtaşlarını oluşturan bu konular, günbegün fosil yakıt bağımlısı haline dönüşen bir Türkiye için, enerji arz güvenliği bağlanunda çok önemli hale gelmektedir. Güvenlik kavramı, ister geleneksel, ister çevresel, isterse enerji güvenliğini tanımlasın, genelde bir ülkenin varlığını sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesi için gerekli olan ve ulusal güç öğelerinin, ulusal politika ve stratejiler çerçevesinde kullanılmasını öngören bir kavramdır. Ulusal güç öğesi önceleri yalnız savunma ve askeri anlamda algılansa da giinümüzde ekonomik güç, sosyal güç, gelişme gücü, enerji gücü ve sahip olunan çevresel kaynaklar da ulusal güç öğeleri arasında anılmaya başlanmış ve birbirleri arasındaki etkileşim nedeniyle güvenlik kavramı, bütün bu öğeleri kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Ne var ki, güvenliğin yalnız ulusal sınırlar içinde sağlanamayacağı, alınacak önlemlerin ve yapılacak eylemlerin, o ülkenin jeopolitik konumu ve ekonomik gücü ile orantılı olarak bölgesel, kimi zaman da küresel ölçekte ele alınması gerektiği de bilinen bir gerçektir. 3. Önceliklerinıiz Enerjinin günlük yaşantımız içindeki yeri, üretim süreçlerine katkısı, tartışma götürmez bir gerekliliktir. bu gereklilikten dolayı, enerji güvenliği kavramı beraberinde bir dizi kriteri gerekli kılar. ■ Enerji elde edilecek kaynakların ulaşılabilirliğinin kolay olması ve sürekliliğinin sağlanması, ■ Yenilenemeyen kaynaklardan çok yenilenebilir kaynaklara yönelinmesi, ■ Tek tür kaynağa bağımlı kalınmaması ve kaynakların çeşitlendirilmesi, ■ Dışa bağrmlı kaynaklar yerine yerli kaynaklara ağırlık verilmesi, ■ Yalnız kaynaklarda değil, yaptlacak enerji yatırıntlarında da dışa bağrmlı Türkiye'nin enerjide, gitgide artan dışa olunmaması, bağımlılığından dolayı, uzun vadede, ■ Herhangi bir nedenden doğabilecek özellikle gelecek nesiller için, ciddi ener- üretim ve iletim aksamasına karşı ji, çevre ve ekonomi krizlerine gebe bir ivedi önlemlerin alınması ve yönetim ülke haline dönüşme potansiyeli hızla stratejilerinin belirlenmesi, yükselmektedir. Bu durum beraberinde ■ Enerji üretiminde ve iletiminde veekonomik krizleri, enerfidarbOğ"a="zl"arı=ru�-�rım= liligin esas al.Jrı:mas , ve çevresel yıkımları getirebilecektir. ■ Enerji tüketiminde tasarruf modellerinin ve teknolojilerinin adapte edilmesi, ■ Enerji üretiminde çevresel kaynaklar kullanılırken bu kaynakların kendilerini yenileme hızlarının da değerlendirmelere katılması, ■ Gerek kaynak çeşidinin, gerek enerji üretim modelinin çevreye zarar vermeyecek biçimde seçilmesi, ■ Enerjinin üretilmesi sırasında, sonrasında, depolanmasında ve iletiminde çevresel etkilerin dikkate alınması, ■ Enerji elde edilmesini artırırken, belli bir bölgede yaşayan canWarın yaşamsal niteliklerini kalitelerini değiştirmemeye, bu bağlamda çevresel güvenliği tehdit etmemeye önem verilmesi, ■ Sürdürülebilirlik kavramının gerekleri doğrulnısunda politikalar oluşnırulması, ■ Küresel çevre sorunlarının ve politikalarının önemsenmesi Yenilenebilir enerji kaynakları bu kriterlerin çoğunun içini doldurabilmektedir. Uluslar arası enerji Ajansı tanımına göre, yenilenebilir enerji, sürekli olarak tekrarlanan doğal süreçlerin ürünüdür. Bu enerji kaynakları, çok farklı şekillerde bulunabilir, doğrudan veya dolaylı bir şekilde, güneşten veya yer kabuğunun derinliklerinden çıkarılan ısıdan elde edilir. Güneş, rüzgar, biyokütle, biyoyakıtlar, jeotermal, hidrolik güç, okyanus kaynakları ve hidrojen enerjisi olarak tanıntlanabilir. Çok eski çağlardan beri bu kaynaklardan su pompalanmasında, tahılların öğütülmesinde, kurutmada, ısıtmada ve yelkenli gemilerde faydalantlmaktadır. Buharlı makinelerin keşfi ile başlayan sanayileşme, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını azaltmıştır. Petrol ve kömür egemenliğine dayanan enerji çağı son iki yüzytl boyunca devam etmiş ve 1973'deki petrol krizi, ilk kez enerji kaynakları konusunda bir güvensizlik endişesini-ortaya-çıkarmıştır.-Bu-güven,-- - - sizlik bütün dünyada yenilenebilir enerji ENERJi OÜNYASI MART2011 37
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=