Enerji ve Çevre Dünyası 86. Sayı (Mayıs-Haziran 2011)

Şu an uluslararası piyasalarda petrol fiyatları 100 doların üzerinde seyretmektedir. Hatırlatmak isterim ki 2011 yılı bütçesi kabul edildiğinde 2011 yılı için öngörülen ortalama petrol fiyatı 80 dolardı. Ayrıca, Japonya'daki felaket nedeniyle, tüm dünyada doğalgaz ve sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) fiyatlarının artması beklenmektedir. Talep tarafında ise global kriz sonrası ekonomideki iyileşme ve sanayi üretimindeki arrışla birlikte elektrik tüketimi de artmıştır. Yılın ilk üç ayında elektrik tüketim artr.şı %1 0'un üzerinde seyretmiştir ve artr.şın devam etmesi beklenmektedir. 2011 yılının ilk yarısını yenilenebilir enerji ve rüzgar enerjisi özelinde değerlendirdiğimiz zaman ise 201 O yılının sonunda "Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"nin kabul edilmesiyle Kanun'da özellikle rüzgar ve güneş enerjisi için yeterli alım garantili fiyatlar verilmiş olmasa da uzun süredir sektörü meşgul eden belirsizliğin çözülmüş olduğunu söyleyebiliriz. Kanunun kabul edilmesinin ardından kanun kapsamında hazırlanan yönetmeliklerin taslakları oluşturulmuştur ve yönetmeliklerle ilgili çalışmalar devam etmektedir. Rüzgar enerjisi sektöründeki en önemli gelişme 1 Kasım 2007'de yapılan RES lisans müracaatlarının sonuçlandırılmaya başlanmasıdır. Bu bağlamda öncelikle EPDK tarafından tekli başvurular lisanslandırılmıştır. Bir trafo merkezine birden fazla başvuru olması durumunda uygulanacak yarışma prosedürünü belirleyen "Rüzgar Enerjisine Dayalı Üretim Tesisi Kurmak Üzere Yapılan Lisans Başvurularına İlişkin Yarışına Yönetmeliğin" yürürlüğe gir58 ENERJi DÜNYASI MAYIS-HAZIRAN2011 mesini müteakip 2011 yılında TEİAŞ tarafından birden fazla başvuru yapılan trafo merkezleri için yarışına paketleri açıklanarak ihaleler yapılmaya başlanmıştır. Ayrıca, rüzgar enerjisi santralleri için diğer bir önemli konu olan santrallerin haberleşme, seyrüsefer ve radar sistemlerine etkisinin araştırılması için 27.12.2010 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ve TÜBİTAK arasında imzalanan protokol uyarınca TÜBİTAK tarafından Teknik Etkileşim Analizi çalışmalarına başlanmıştır. Yeşil sertifika modeli de Türkiye için önem arz eden bir diğer konudur. Türkiye'de bir sertifikasyon mekanizması olmadığı için tüketici parasını ödediği elektriğin ne kadarının yenilenebilir enerjiden üretildiğini bilmemektedir. Yenilenebilir enerji kullanımı ile ilgili satıcılar tarafından verilen beyanlar sorgulanmamakta ve istismara açık bir durum oluşmaktadır. Türkiye'de Yeşil Sertifika Modeli acilen tartışmaya açılmalıdır. Önerdiğimiz sertifika modeli dünyadaki uygulamalardan farklı olarak ticareti yapılabilen bir araç değil, tüketicinin yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektriği kullandığını kanıtlayacak bir sistemdir. Böylece fiyatı pahalı diye YEK'ten elektrik almayan, ancak banyodaki havlu askısına "dünyamızı beraber koruyalım, havlulaı·ıruzı tekrar tekrar kullanın" diyen turizmcinin de elektriği nereden aldığını halkımız bilecek, gerçekten çevreci beyaz eşya veya araba üretilip üretilmediğini sorgulayabilecektir. Ülkemiz enerji sektörünün sonraki altı aylık dönemine ilişkin değerlendirmeleriniz nelerdir? Önümüzdeki altı aylık dönemde ülkemiz elektrik enerjisi sektörü için herkesin en büyük beklentisi özelleştirmelerin tamamlanmasıdır. Türkiye'de elektrik enerjisi sektörünün sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için rekabetçi bir elektrik piyasasının işlerlik kazanması büyük önem taşımaktadır. Türkiye enerji sektörü bir geçiş sürecindedir. Enerji sektöründe rekabet ve özelleştirme süreçleri bir arada yaşanmaktadır. Özel enerji şirketleri sadece kendi aralarında değil kamu ile de rekabet etmek durumundadır. EÜAŞ santrallerinin özelleştiı-ilmesi henüz tamamlanmamıştır ve kamunun elektrik üretimindeki ağırlığı devam etmektedir. Rekabete dayalı serbest bir piyasanın oluşabilmesi için öncelikle özelleştirme sürecinin tamamlanması gerekmektedir. Yılın ilk yansı firmanız açısından nasıl geçti? Beklentileriniz ve hedefleriniz doğrultusunda nasıl bir değerlendirme yapabilirsiniz? Polat Enerji'nin şu anda Burgaz RES, Sayalar RES ve Soma RES olmak üzere 3 rüzgar santrali devrededir ve mevcut kurulu gücü 128,3 :MW'dır. 140,1 lv!W gücündeki Soma RES (Manisa-Soma) pı·ojesinin 79,2 :MW'ı 2010 yılı içerisinde devreye alınmış ve 2011 yılı içerisinde de kalan 60,9 lv!W'ı devreye alınacaktır. Ayrıca 30 MW gücündeki Seyitali RES (İzmir-Aliağa) projesinin inşaatına 201O yılı sonunda başlanmış ve santral 2011 yılı Temmuz ayında devreye alınacaktır. 54,9 :MW gücündeki Poyraz RES (BalıkesirKepsut), 30 MW gücündeki Samurlu RES (İzmir-Aliağa) ve yine 30 lv!W gücündeki Kozbeyli RES (İzmir, Foça) yatırımlarına da başlanmıştır. Halen devam etmekte olan yatırımların peyderpey devreye girmesiyle Polat Enerji, 2012 yılında yaklaşık 960 milyon kWh elektrik üretecek ve yıllık 612.000 tCO2 azaltımı sağlayacaktır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=