Enerji ve Çevre Dünyası 88. Sayı (Eylül 2011)

Güncel ■ İklim Değişikliği ve Karbon Yönetimi Derneği, ICCI 2011'de Karbon Piyasalarını Değerlendirdi İkliın Değişikliği ve KarbonYönetimi Derneği (İDKY) 15-17 Haziran 2011 tarihinde gerçekleştirilen ICCI 2011 kapsamında "Enerji Sektöründe Karbon Piyasaları ve Emisyon Ticareti 2" başlıklı özel bir oturum düzenledi. Karbon piyasalarında yaşanan son durumun tartışıldığı oturumun başkanlığını, İDKY Dernek Genel Sekreteri Dr. Oğuz Can yaptı. Konumuz gereği önemli olduğunu düşündüğümüz oturumun ayrıntılarını sizlerle paylaşıyoruz. �bKY iklim �ijlkllQi ve Karbon Yönetimi Dern�i Oturumda, ''.Ayak.izi Hesaplama ve Karbon Yönetimi" hakkında bir sunum gerçekleştiren İDKY Dernek Başkanı M. Kemal Demirkol, karbon piyasası hakkında rakamsal değerlere değinerek, piyasanın 2010 yılı itibariyle 124 milyar dolarlık bir hacme ulaştığını belirtti. Türkiye'deki gönüllü karbon piyasası hacminin ise yaklaşık 424 milyon dolara ulaştığını ve bunun da k-üresel piyasada 0.3 gibi bir yüzdeye denk geldiğini ifade etti. Türkiye'de oluşan piyasanın büyüklük olarak küresel pazara göre henüz çok anlamlı olmadığını kaydeden Demirkol, "Bugüne kadar Türkiye'de işin hep arz tarafını, yani rüzgar projelerinden, HES projelerinden sağlanan emisyon azaltırnlarını konuşuyorduk. İşin bir de talep tarafı var. Talep tarafı da, özellikle neden oldukları emisyonları telafi etmek, dengelemek isteyen off-setlemek isteyen kuruluşlar. Son dönemde de özellikle yabancı şirketlerin öncülüğünde Türkiye'de de bu yönde bir gelişme görülüyor ve birçok firma karbon ayak izini hesaplıyor. Bunun tabii değişik sebepleri var, bazı firmalar risklerini belirlemek için bunu yaparken, bazı firmalar da kurumsal imaj ya da olabilecek yasal düzenlemelere hazırlık açısından yapıyorlar" diye konuştu. Emisyon kapsamlarının genelde 3 sınıfa ayrıldığını ifade eden Demirkol, ısınma amaçlı doğalgaz, kendi tesislerinde elektrik üretimi gibi faaliyetlerin Kapsam 1 ile "Doğrudan Emisyonlar" sınıfına girdiklerini; dışarıdan alınan elektrik, enerji vb.lerin ise "Dolaylı Emisyonlar" olduğunu ifade ederek; satın alınan ürünlerin emisyonu, satılan ürünlerin kullanımından kaynaklanan emisyonları da 3. Kapsamda "Diğer Dolaylı Emisyonlar" olarak değerlendirdi. 24 ENERJİ DÜNYASI EYLÜL2011 Önemli olanın karbon ayak izi hesaplandıktan sonra bunu azaltmaya yönelik çalışmalar yapmak olduğunu belirten Demirkol sözlerine şöyle devam etti "Türkiye'de şu anda zorlayıcı bir yasal mevzuat yok. Çıkan en güncel mevzuatlar 201O yılında çıkan gönüllü olarak bildirime dayanan Karbon Sicil İşlemleri Tebliği'dir. Çalışmaları devam eden yıl sonunda yürürlüğe girmesi beklenen bir başka yönetmelik ise Sanayi Tesislerinden Kaynaklanan Emisyonların Raporlanması. Şu anda bununla ilgili sektöre! toplantılar Bakanlık tarafından yapılıyor. Muhtemelen zorunlu olacak ve 2011 yılından itibaren geçerli hale gelecek." Demirkol, Türkiye'nin emisyon açısından dengede olduğunu ifade ederek, "Karbon piyasaları gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere kaymakta, fakat bu sonuç olarak bir şey değiştirmiyor, çünkü kendi sınırlarınız içerisinde olmasa da global olarak karbon emisyonuna bir faydanız olmuyor. Bu da Kyoto Protokolü gibi uluslararası çalışmaların boşa gitmesine yol açıyor" diye konuştu. Mavi Consultant Teknik Müdürü Yağmur Karabulut ise yaptığı sunumda, gerçekleşen projelerin istatistik verilerine göre %35'inin ağaçlandırma projeleri, kalan %1 6'sının çöp gazı projeleri, %11'inin rüzgar ve %6'sının ise hidroelektrik projesi olduğunu kaydetti. 2010 yılında ağaçlandırma projelerinin daha fazla ön plana çıktığını vurgulayan Karabulut, işlem hacıni bazında projelerin %60'ının Kuzey ve Güney Amerika'dan geldiğini, Türkiye ve çevresinin payının ise %8 olduğunu, bununla birlikte sanıldığının aksine gö-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=