Enerji ve Çevre Dünyası 88. Sayı (Eylül 2011)

Güncel ■ sağlam veriye ulaşmak, ikinci nedenin ise Avrupa Birliği'yle birlikte açılmış olan çevre fazı adı altında uyum çalışmaları olduğunu kaydetti. İleride her halükarda karşımıza çıkacak olan mevzuat uyum çalışmalarına erken bir adımla başlamanın önemini anlatan Taşdan, yönetmeliği hazırlamakta olan bakanlığın elini güçlendiren ve bu yönetmeliği de zorunlu hale dönüştüren başka bir faktörün ise Dünya Bankası tarafından sağlanan finans çalışmaları ve finans desteği olan proje "Partnership For Market Readiness" olduğuna değindi. Taşdan, Eylül ya da Ekim aylarında başlanacak olan proje finansmanının muhtemelen 5-7 milyon dolar arasında olmasının beklendiğini ifade etti. Yönetıneliğin kapsayacağı tesisler hakkında bilgi veren Taşdan, raporlanacak tesislerin Avrupa Emisyon Ticareti Sistemi içerisinde tanımlanmış olan tesislerden daha azını kapsayacağını çünkü yanma termal girdisi 100 MW'ı aşan tesislerin söz konusu olacağını belirtti. Avrupa Birliği karbon emisyon ticaret sisteminde bu 20 M\Xı''ı aşan civarında olduğunu vurgulayan Taşdan konuşmasına şöyle devam etti, "Bakanlığın tahmin ettiği kuruluş miktarı 700-750 civarında işletme olacak. Kapsanacak olan sektörlerse enerji başta olmak üzere enerji yoğun sektörler yani çimento, demir-çelik, otornotiv diye devam ediyor. Aynı zamanda sistemin içerisinde olmayan fakat bakanlıkça eklenecek olan sektörler de olabilir örneğin şeker, havacılık, atık." Enerji verimliliği konusuna karbon emisyonları açısından inceleyen Taşclan, sunumuna bu konuyu ela ekleyerek, "Sera gazı emisyon yönetıneliğinin sektörlerde etkisinin ilk başta enerji verimliliği projelerinde olacağını düşünüyorum. Enerji Verimliliği projelerinde yatırımcının dikkat etmesi gereken birkaç nokta var. Öncelikle bir proje geliştiriyorlarsa evet bu karbon projesi 28 ENERJİ DÜNYASI EYLÜL2011 olur demenin ötesinde buna uygun bir metodoloji var mı bakmaları gerekiyor. Metodoloji yoksa önce bir metodoloji geliştirilmesi gerekiyor. Metodolojik olarak azaltılan karbon miktarı yeterli mi beklentileri karşılıyor mu buna bakmak lazım ve karar alındığı takdirde yatırımla birlikte karbon planlaması yapılmasını tavsiye ederim" dedi. İDKY Genel Başkan Yardımcısı Gediz Kaya (GAIA Carbon Finance) "İklim Finansmanının Geleceği: Uluslararası i\ıiekanizmalardaki Değişim ve Piyasa Aktörleri İçin Senaryolar" isimli sunumunda karbon piyasası ve uluslararası iklim değişikliği anlaşmalarını ele aldı. İklim değişikliğiyle mücadele konusunda bazı mekanizmalar olduğunu, piyasaya dayalı olan bu mekanizmalarda biz karbon emisyonu azaltımlarırun bir şekilde MTA haline getirip azaltmak zorunda olanlarla ticaretinin sağlandığını söyledi. Sorunun global olduğunu ve bu noktada kimin ne kadar emisyonu var ve kim ne kadar azaltıyor artık bunun önemli olınadığını vurgulayan Kaya, bilimsel olarak bakıldığında şu anda sera gazı emisyonlarının son 2 milyon yıllık dünya tarihindeki en yüksek seviyesinde olduğunu belirtti. Dünyada bir felaketler silsilesi oluşmaması için bunun 2050 yılına kadar %80 cli.işürülınesi gerektiğini şu anda +2 derecede olan iklim değişikliğinin sabit tutulınası için bunun şart olduğunun altını çizdi. Uluslararası platformda neler olup bittiğisıi yorumlayan Kaya sözlerine şöyle devam etti: "Kyoto protokolünün yerine yapılacak yeni anlaşmada Çin ve Amerika'da yer almadığı takdirde protokol amacına ulaşamayacaktır çünkü en çok emisyon üreten ülkeler bunlar. Kyoto'nun yerine geçecek bir sonraki anlaşmanın yapılması planlanan Kopenhag'ta sadece bir uzlaşma bildirisi yayınlandı. Kopenhag Uzlaşma Bildirisi daha gevşek bir sistem gönüllü bölgesel taahhütlere dayanıyor. 97 ülke bu anlaşmaya imza attı. Daha sonra Cancun'da yapılan müzakerelerde Kopenhag Uzlaşma Metninin daha güçlenclirilmişi ortaya çıktı. Şu anda uygulanan aksak bir sistem var. En son Kanada ve Japonya da Amerika'ya katılarak PostKyoto türü bit anlaşmaya katılınayacaklarını söylediler. Avrupa Birliği'nin yanı sıra Rusya, Çin ve Hindistan Kyoto'yu desteklemekle birlikte baskı altındalar. Gelişmekte olan ülkeler de Kyoto sonrasına sıcak bakmıyorlar. Bunun yanı sıra ülkeler ikili anlaşma yoluna gidiyorlar. Ancak şu unutulmamalı ki bölgesel anlaşmaların sonucunu ela global ölçekte yaşayacağız." ■ İklim Değişikliği ve Karbon Yönetimi Derneği Hakkında: 2007'de Türkiye'deki karbon firmaları ve bu konuda faaliyet gösteren kişiler tarafından geliştirilen oluşum, 2008-2009'dan beri karbon platformu adı alanda bazı faaliyetler yapoktan sonra evrilerek İklim Değişikliği ve Karbon Yönetimi Demeği'ne dönüştü. Merkezi Ankara'da olan dernek resmi olarak 24 Haziran 2010 yılında tüzel kişiliğini kazandı. İDKY amaçlarını özellikle Türkiye'de yeni gelişmekte olan karbon piyasalanrun sağlıklı bir şekilde bu gelişim dönemini atlannasını sağlamak, bir kalite markası yarannak, hem Türkiye'deki projeler için hem de Türkiye'den sağlanan karbon off-setleri için, karbon sertifikaları için, hem paydaşlann hem kamu h."\ll'umlanyla birlikte çalışarak bunJann kapasite gelişimine katkıda bulunmak ve yine paydaşlar tarafından yürütülen çalışmalara katkı sağlamak olarak belirtiliyor. Türkiye'deki projelerin %80'ninden fazlasını gerçekleştiren kurumsal 5 üyesi ve sektörde birbirinden değerli bireysel üyeleri bulunan demek sadece karbon ticareti yapanlar değil, yenilenebilir enerji yanrımcıları, enerji verimliliği projeleri geliştiren bu konuda hizmet veren kuruluşlara da açık.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=