Enerji ve Çevre Dünyası 88. Sayı (Eylül 2011)

Makale ■ Enerji Sektöründe Karbon Piyasaları ve Emisyon Ticareti İklim Değişikliği ve Düşük Karbon Ekonomisi Gürcan SEÇGEL T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü İklim Değişiklif,'1. Dairesi Başkanlığı Özet Yeşil büyüme, düşük karbon ekonomisi, çevresel teknolojiler için eylem planı gibi konulardaki planlar ve stratejiler, farklı ülkelerde ilerletilerek, çeşitli programlar çerçevesinde çevresel teknolojiler tüm dünyada uygulamaya yönelik geliştirilmektedir. Türkiye sürdürülebilir kalkınma çerçeve içerisinde sosyal ve ekonomik kalkınmasını devam ettiren ve hızla gelişen bir ülkedir, Temel göstergeler açısından bakıldığında (kişi başı milli gelir, kişi başı enerji tüketimi ve seragazı emisyonları. . .) orta seviyede gelişmekte olan bir ülke olarak değerlendirilebilir. Ülkemiz iklim değişikliği ile mücadele kapsamında birçok tedbir almakta olup, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği ile ilgili alanlarda yasal mevzuatla birlikte bir ilerleme kaydetmektedir. Devletimiz, enerji, temiz teknoloji ve yenilenebilir kaynak alanlarında ekonomik ve istihdam alanlarını arrırmayı hedeflemektedir. 2010-2020 yılları için hazırlanan İklim Değişikliği Ulusal Strateji Belgesi'nde, orta vadeli hedefler içerisinde "teknoloji yenileme, emisyon kontrolü, iklim dostu teknoloji üretimi, temiz ürün tasarımı ve üretim teknolojilerine yönelik desteklerin sağlanması ile düşük karbonlu ekonomiye yönelim hızlandırılacaktır" ifadesi yer almaktadır. Düşük karbon ekonomisine olan küresel eğilim düşük karbon teknolojileri ekipmanları ve servisleri için bir talep ekonomisi oluşturmaktadır. Piyasalar, iklim değişikliğinin farkındalığını artırmaya çalışmaktadırlar ve böylelikle emisyon azaltım fırsatlarının, emisyon 1:!faret sistemi ve proje bazlı mekanizmalar aracılığıyla yeni kabiliyetlerin, hizmetlerin ve istihdamın gelişmesine öncülük ederek düşük karbon ekonomisine geçişi hızlandıracaktır. Bilimadamları tarafından yapılan bir çalışmaya göre, tesis ömrü boyunca saatlik megavatt üretimi açısından güneş enerjisi kaynağı kömür veya gaz tesislerine nazaran 7 ile 11 kat daha 68 ENERJi DÜNYASI EYLÜL2011 fazla istihdam oluşturmaktadır. Türkiye, özellikle Kyoto Protokolü'nün imzalamasının ardından bu çalışmalarını artırmak ve ivme kazandırmak azmindedir. Bu alanlardaki ilerlemenin kesintisiz sürebilmesi için yeni finansal kaynak ve teknolojik destek imkanlarının elde edilmesi için gelişmiş ülkelerden ve uluslararası fonlardan yardım talep edilmektedir. Türkiye, son yıllarda düşük karbonlu ulaşım modlarına yönelmeye başlamıştır. Bir başka hedefimiz ise hidro, rüzgar, güneş ve jeotermal güç potansiyelimizin tamamından faydalanabilmektir. Üretim ve hizmetlerde düşük karbon ve sürdürülebilir teknolojinin geliştirilmesi için kaynak verimliliği, ürün performansı ve eko-inovasyon gibi konseptlerde gelişmenin sağlanarak tüketici davranışlarının değiştirilmesi öngörülmektedir. Düşük karbon altyapısının oluşturulması için çeşitli fon kaynakları sağlayan Amerikan Kalkınma Bankası, Asya Kalkınma Bankası, Afrika Kalkınma Bankası ve Avrupa İmar ve Yatırım Bankası gibi fon sağlayan kuruluşlar mevcuttur. 1. Giriş Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin sera gazı emisyonlarının azaltılmasına veya sınırlandırılmasına yönelik hukuki açıdan bağlayıcı belgesi olan Kyoto Protokolü; 1997 yılında imzaya açtlmış ve 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. Kyoto Protokolü'ne ülkemiz 26 Ağustos 2009 tarihinde resmen taraf olmuştur. AB hedefleri doğrultusunda çalışmalarını hızla devam ettiren Türkiye, temiz bir enerji dünyasına geçiş yapmanın 21. yüzyıldaki en büyük ekonomik fırsat olduğu düşüncesinden hareketle; ulusal, bölgesel ya da uluslararası ölçekte serbest rekabet-ticaret ortamının dengesini etkileyecek kriterlerin kalkınmanın temel yapıtaşları olan Ekonomik Güvenlik, Enerji Güvenliği ve Ekolojik Güvenlik üçlüsü olduğunun farkına varmaktadır. Bu çerçevede iklim değişikliği ve çevre olgusu, sadece ekolojik olay-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=