Makale ■ Enerji Sektöründe Karbon Piyasaları ve Emisyon Ticareti !ardan ibaret olmayıp ekonomi, enerji yatırımları, sosyal hayat ve hukuki yönü de olan ve bir bütün olarak ele alınması gereken bir mevzudur. Düşük Karbonlu Ekonomi (Yeşil Büyüme), çevre ve doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı en aza indirirken, üretimde enerji ve su sarfiyat kullanımının en az seviyede tutularak, en üst düzeyde faydanın elde edilmesini öngören, ikfün değişikliğine neden olan sera gazlarının azaltılarak kontrol altına alınmasını sağlayan, küresel finansman kaynakları ve teşvik mekanizmaları oluşturarak yoksulluk ile mücadele eden, tüketim modellerinde ve ürünlerdeki ekolojik verimliliği yükselten ekonomik bir modeldir. Ekonominin bakış acısına yeni bir güncelleme getiren düşük karbonlu ekonomi, yüksek kaliteli kalkınma modeli anlamına gelmektedir. Bu, mevcut enerji kaynaklarının tamamen değiştirilmesi değil çevre dostu yeni enerji kaynaklarının enerji piyasasına teşviklerle arz edilınesi ve kalıcı politika ve uygulamalarla desteklenmesi olarak değerlendirilmektedir. İklim değişikliği konusunda devam eden müzakerelerde kritik bir dönemde bulunduğumuz bu süreçte, düşük karbonlu rekabet gücü, ülkelerin kalkınmalarında önemli bir konu olarak karşımıza çıkınaktadır. İçinde bulunduğumuz bu süreçte tüm dünyada, toplumsal seviyeden, hükümetlere oradan iş dünyasına kadar günlük hayatın bir parçası olarak temiz üretim teknolojilerinin kullanması ve inovasyon ile temiz enerji ve düşük karbon çözümleri önemini gittikçe artırmaktadır. Dünya çapında sürdürülebilir bir kalkınma anlayışına geçiş için dünyanın her yerinde devletlerin, politikacıların, iş dünyasının, sivil toplum kuruluş70 ENERJi DÜNYASI EYLÜL2011 !arının, bilim adamlarının, medyanın, kamu yararı güden vakıfların hep birlikte işbirliği içinde olmaları gerekınektedir. Dünyanın ortalama sıcaklığını 2 °C'den yukarı çıkınası önlenecekse, sera gazı emisyonlarının azaltılması için küresel çapta çok güçlü çabalara ihtiyaç vardır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için hem küresel ekonomide hem de tek tek her ülkenin ekonomisinde bir takım değişiklikler gerekecektir. Bu süreçte, her devletin karbonsuz bir dünyaya nasıl bir uyum sağlayacağı büyük çapta, o ülkenin gelecekteki ekonomik rekabet edebilirliğini ve vatandaşları için oluşturacağı refahı belirleyecektir. Ekonomik faaliyetlerin daha düşük karbonlu hale getirilmesi mantığıyla oluşturulan düşük karbonlu kalkınma modelindeki konuların bir kısmını şu şekilde sıralayabiliriz: ■ Doğal kaynakların verimli kullanımı, ■ Eko verimlilik, ■ Düşük karbonlu kalkınma, ■ İklim değişikliğine uyum, ■ Sürdürülebilir kent yönetimi, ■ Düşük karbon sarfıyatlı kamu taşımacılığının ilerletilmesi, ■ Yeşil istihdam, ■ Sürdürülebilir atık yönetimi, ■ Çevreci Ar-Ge çalışmalarının ilerletilmesi, ■ Ekolojik binalar, ■ Eko vergi-Yeşil bütçe reformları. 2. Çevresel Politikalar ile Ekonomi Politikalarının Bitlikte Değerlendirilmesi İklim Değişikliği Ulusal Strateji Belgesi'nin hazırlanarak, 3 Mayıs 2010 tarihinde Yüksek Planlama Kurulu tarafından onayı ile birlikte ülkemizde bütün sektörlerimizi kapsayan iklim değişikliği ile mücadelede kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerim.izi ortaya koyan bir yol haritası oluşturulmuştur. 2010-2020 yılları öngörülerek hazırlanan bu yol haritasının en önemli kilometre taşlarından birisi de, finansman bölümünde yer alan "teknoloji yenileme, emisyon kontrolü, iklim dostu teknoloji üretimi, tem.iz ürün tasarımı ve üretim teknolojilerine yönelik desteklerin sağlanması, düşük karbonlu ekonomiye yönelimi hızlandıracaktır" ifadesidir. Ayrıca, Strateji Belgesinin Finansman bölümünde orta vadeli hedefler arasında "Düşük Karbonlu Ekonomi" kavramına atıf yapılmıştır. Bundan sonra yapılması gereken, "Düşük Karbonla Kalkınma"nın temel yaklaşımlannın bundan sonra hazırlanacak Ulusal Kalkınma Planlarına aktarılması ve bir model olarak ilgili sektörlerde benimsenmesinin temin edilmesidir. Türkiye bir taraftan sera gazı emisyonlarının azaltılmasını hedeflerken, diğer taraftan sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde ekonomik kalkınmasını, temiz üretim teknolojilerine daha fazla yönelerek, birim üretimde daha az enerji tüketerek devam ettirmelidir. İklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilir kalkınma kapsamında yeşil büyüme ekonomisi doğrultusunda bilimsel alanda çalışmalar yapılması ve politikalar belirlerunesi gerekmektedir. Ülkem.izin gelecekteki nüfus artışı projeksiyonlan göz önüne alındığında su ve çevre kaynağı potansiyeli ile birlikte ihtiyaç duyacağı enerji güvenliği, yeni enerji çağına doğru ilerleyen dünyanın küresel bir teknoloji yanşı h.-ı.ılvaı nda dengeli bir enerji politika paketi hazırlığı sürecinin başansıyla doğru orantılı olacaktır. Bunun üstesinden gelebilmek için, gerekli adımlaıın zamana bağlı olarak disiplinli bir şekilde hayata geçirilmesi gerekınektedir. Bu konuya ilişkin kapasite artırımlarının gerçekleşmesi sağlanarak, yerel
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=