CI 2012 O • f sayılı kanun ile T E K dışındaki kurumların da elektrik üretimi, iletimi ticareti dağıtımı vb. konularda faaliyetlerin olabileceğinden bahsedildi. Bu sisteme kamunun gözetiminde kısmi özelleştirmeler sistemi diyebiliriz. Zihniyette de değişimin olduğunu gösteren bu kanun sonrasında, görevli şirketler iş başına geliyor. TEK'in yapılandırılması 1993 yılında buna uyumlu olarak yeniden düzenlendikten sonra ticaret ve üretimler birbirinden ayrıştırılmaya başlıyor. 1 997 yılında yine yap-işlet modeli ortaya koyuluyor ve özel sektör kamu kaynaklarını makul oranda paylaşmaya başlıyor. Türkiye büyümeye karar vermeden önce bu zihni değişimin etkilerini yaşamaya başladı. Özel sektörle paylaşılan her model kamu kaynakları açısından bakıldığında tartışmaya açıktır. İstismar edilebilir ama doğru uygulandığında çok verimli bir sistemdir. Bu denge o ülkenin idaresine konan irade ile sınırlandırılır. 2001 yılında 4628 sayılı kanunun konması ile beraber gerçek değişim başladı. Elektrik Piyasası Kanunu yürürlüğe girdi. Artık yalnızca kamunun değil bağımsız kurumların da otorite olduğu bir sistem oluştu. AB'ye girmeyle alakalı siyasi sürecin ayrılmaz bir parçası hem de libarelleşme ve rekabetçi ortamın meydana geldiği bir yapı oluşturuldu. Daha sonra strateji belgeleri yayınlandı. 5784 Sayılı Kanun'la arz güvenliği düzenlemesi 2008 yılında yayımlandı. Bunların hepsi ülkenin büyümesini sağlarken özel sektöre yönelik değişimleri de beraberinde getirdi. politikası haline gelmiş politikalar ön planda tutulmuştur. Türkiye büyüyecek ama kamu eliyle değil. Uluslararası sermayenin katkısını almak durumundayız. Uluslararası finansman ve yapı fizibiliteden anlar. Fizibilite uygunsa bir ülkeye yatırım akıyor. Türkiye de ne yapacağını bilmesi halinde yatırım paralarını toplayacaktır. Siyasi istikrar da yabancı yatırımcının ülkemize dikkat yöneltmesi için çok önemli. Bugün yürüttüğümüz projeler finansman koyan ülkeler için her zaman fizıbıl olmayabilir ama stratejikse o ülke yine o yatırımı yapar. Kar ve strateji birbirinden ayrılamayan iki denklemdir" diye konuştu. Piyasaların gelişim süreçlerini ayrıntılarıyla aktardıktan sonra, bugüne dair görüşlerini de bildiren Bakan Yıldız konuşmasına şöyle devam etti: "Kaynaklarımızı yerli ve yenilenebilir hale getiriyor olmamız lazım. Su, güneş, rüzgar, biyokütle, jeotermal gibi enerji kaynakları ve yerli kömürümüze gereken önemi vermemiz ve 2023 yılında bu kaynakları yüzde 30'1ar civarında kullanıyor olmamız gerekir." politikayla cari açığımız için önlemleri almalıyız" diye konuşan Bakan Yıldız tabii kaynakların Türkiye'nin mirası olduğunu vurgulayarak, nükleer enerji konusunda görüşlerini bildirdi. Nükleer santrallerle ilgili Akkuyu'da Rusya ile anlaştıklarını hatırlatan Yıldız, "2.4 milyardolaraproje tamamlanacak, 2.ve 3. santrallerle ilgili görüşmelerimiz de devam ediyor. Dünyadaki modelin aksine biz hazine garantisi olarak bu konuda anlaşmalar yapmak istiyoruz. Toplam 12 ünite olarak nükleer gücümüzü kullanmak istiyoruz. 2023 yılına kadar nükleerin bu oranda bulunduğu, yenilenebilir enerji kaynaklarının yüzde 30'1arda bulunduğu bir ortam oluşturmayı hedefliyoruz. Yerli kömürlerimizin hepsini kullanabilmek ve doğalgazın oranının meskenlerde artırmak ama sanayide azaltmak projelerimiz arasına yer alıyor. Ayrıca yerli kömür ile ilgili yeni teşvik sistemine göre, yatırımcılar çok yüksek finansman kolaylığı alabilecekler. Rekabet edilmesi kolay olan yerli kömürün önünü açmak istiyoruz" diye konuştu. Elektrikli otomobiller hakkında da görüşlerini açıklayan Yıldız konuyla ilgili olarak, "Yerli otomobillerle, elektrikli otomobillerle alakalı düzenlemeler EPDK tarafından da yapıldı . Yalnız biz elektrikli otomotiv üretimini olabildiğince yerli olması kaydıyla destekliyoruz. Bir önemli kaide şu sizin oraya vereceğiniz elektriği nereden bulacaksınız, bunun da yerli olmasını istiyoruz biz. Siz ithal kaynaklarla o aracı üretiyorsanız bu faydadan çok zarar olur. Özelleşmenin devam etmesi serbest piyasada kamunun yerine Özelleşen elektrik dağıtım hizmetleri "Enerji kaynaklarında, bir önce tercih özel şirketlerin artması, biz buna yine ile beraber özelleşen üretim şirketle- edilen kaynak pahalılaşınca, alternatifi devam edeceğiz. BOTAŞ, TPAO gibi ri, aynı zamanda insan kaynakları ile ortaya çıkar. Piyasa, tehditleri ve fırsat- kamu şirketlerinin büyüklüğünü bozberaber özelleşiyor. Kamudan özel lan yönetme işidir. Her bir enerji kay- mayacağız ama özel sektörle beraber sektöre transferler yapılıyor. Son 8 nağının diğerine karşı dezavantajları ve devlet ciddiyeti içinde kamunun sırtınhükümetten bu yana artık birer devlet avantajları olmasına rağmen, biz de bu dan inmiş olacağız" dedi. 42 ENERJi ve ÇEVRE DÜNYASI MAYIS- HAZIRAN 20,2
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=