Enerji ve Çevre Dünyası 95. Sayı (Temmuz-Ağustos 2012)

Sunuş O yicilerimiz de ve otoprodüktörlerimiz de Ambarlı ve 1400 MW'lık Bursa Doğal Gaz rinin yapılmaması durumunda, Botaş'ın bu temiz ve ucuz yakıta dört elle sarıldılar. Kombine Çevrim Santrallarını kurarak, önümüzdeki dönemde de pazardaki haO günlerde, sık sık elektrikleri kesilen veya kalitesiz elektrikten bıkmış olan fabrika sahipleri, doğal gazı kurtarıcı gibi gördüler ve yerine o yıllarda çıkartılmış olan 3096 sayılı kanun ve ona dayalı 9799 sayılı "Otoprodüktörlük Kararnamesi" ile kendi kojenerasyon tesislerini kurmaya başladılar. Kojenerasyon tesislerini, bölgelerine doğal gaz ulaşmışsa doğal gazlı olarak, henüz ulaşmamışsa, fuel oil'li, naftalı veya LPG'li kuruyorlardı. Zamanla Botaş, ülkemizin her köşesine doğal gazı ulaştırdı da, doğal gazın temizliğinden ve ucuzluğundan, nerdeyse tüm vatandaşlarımız ve tüm sanayicilerimiz yararlanmaya başladılar. 1990 - 2005 yılları arasında, Bota,;'ın, yüksek basınçlı doğal gaz boru hatları ve kompresör istasyonları yapımındaki hummalı çalışmalarını bugün takdirle anıyoruz. Doğal gaz neden bu kadar sevildi? Vatandaşlarımız, dağıtım şirketlerinin kapılarına kadar getirdiği doğal gaza çabuk alıştılar. İçinde yaşadıkları şehirlerin havası temizlenince, doğal gazı daha da sevdiler. Ne kamyonla kömür taşıma, ne tüp taşıma, ne de fuel oil getirme sorunu vardı. Üstelik de, 1000 kalorinin fiyatı itibariyle o günlerde ucuzdu da. Doğal gaz otoprodüktöre, hem elektriğini, hem de fabrikasının buhar ihtiyacını birlikte ve aynı anda üretebilme imkanını veriyordu. O günlerde fiyatı da ucuzdu. 1 m3 doğal gazın fiyatı 14 - 16 cent civarındaydı. Sanayiciler de yıllardan beri, fuel oil yakan brülörlerini attılar ve doğal gaz brülörlerine geçtiler.Gerek kojenerasyon tesisleri, gerekse kombine çevrim santralları çabuk kuruluyor, elektriği ucuza mal ediyor ve esnek bir işletme imkanı veriyordu.TEK bile, o günlerde akut hale gelen elektrik sıkıntılarını doğal gaz kombine çevrim santralları ile yendi. Hamitabat'tan sonra, 1350 MW'lık elektrik sıkıntılarını aşmaya çalıştı. O sı- kim durumunun devam edeceği ve mevkıntılı günlerin icadı olan, önce "Yap-İşletDevret", daha sonra da "Yap-İşlet" yatırım modelleri doğal gaz sayesinde, çok süratli bir şekilde hayata geçirildi ve ülkemizdeki elektrik sıkıntılarına son verildi. Bu hızlı gelişimde Botaş, doğal gaz ihtiyacını karşılayabiliyor mu? Önceleri Botaş, Kuruluş Kanunu'nun ve 397 sayılı KHK'nın kendisine verdiği yetki ile, 1986 yılından itibaren, sırasıyla Rusya, Cezayir, Nijerya, İran, Türkmenistan ve Azerbaycan ile toplam 67.8 Bcm/yıl'lık doğal gaz satın alma anlaşmaları imzaladı. Ancak, 16 Bcm/yıl'lık Türkmenistan anlaşması yürütülemediği için, elinde 5 1 .8Bcm/ yıl'lık satın alma anlaşmaları stoğu kaldı. EPDK tarafından alınan 26.01.2012 tarihli ve 3666 sayılı karar ile 2012 yılında ulusal tüketim miktarı 48.5 Bcm/yıl olarak belirlenmiştir. Halihazırda özel sektöre devredilen 4 milyar m3 doğal gaz karşısında, Botaş'ın ithal etmek imkanına sahip olduğu 47.8 Bcm/yıl doğal gaz miktarı ile pazarda hakim konumda olduğu açıktır! 4646sayılı "Doğal Gaz Piyasası Kanunu"nun Geçici 2. Madde'sinde "Botaş'ın mevcut sözleşmelerin var olduğu ülkeler ile, bu sözleşme süreleri doluncaya kadar, hiçbir ithalatçı şirket tarafından yeni gaz alım sözleşmeleri yapılamaz" hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere, 4646 sayılı Kanun yalnızca Botaş'a 2009 yılına kadar sözleşmelerini devretme hükmünü getirmemiştir. Aynı zamanda, kanun koyucu, Botaş'ın gaz ithalatı yaptığı ülkeler ile piyasa oyuncularının yeni sözleşme yapmasının önüne de set çekmiştir. Bu şartlar altında özel sektörün piyasaya girerek, pazarda gaz tedariki konusunda rekabet yaratma şansı ancak, Botaş'ın alım/satım sözleşmelerini devretmesine bağlı kaldığı açıktır. Bu sözleşmelerin devcut düzenleme değişmediği sürece, yeni tedarikçilerin piyasaya giriş şansı olmadığı açıkça görülmektedir. Ayrıca Botaş'ın bu hakim durumu kullanarak maliyet bazlı satış fiyatından vazgeçtiği, yolundaki şikayetlerin "Rekabet Kurumu"na kadar iletildiği de bilinmektedir. Pazarda maliyet bazlı bir fiyatlandırmaya geçilmediği ve Botaş'ın hakim durumunu kullanarak, fiyatı istediği gibi tespit ettiği sürece, arz kaynağına sahip ülkelerin yaşadığı tereddütler nedeniyle, elindeki alım/satım anlaşmalarını devredemeyeceği ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu uygulamanın devam etmesi durumunda, piyasaya tedarikçi olarak yeni oyuncuların girmesi ve dolayısıyla gazı arz eden kaynak ülkeler üzerinden, gazın ga�fa rekabetinin sağlanması mümkün gözükmemektedir. Tedarik tarafının rekabete açılmadığı sürece, doğal gaz piyasasında, yasanın işaret ettiği şekliyle gerçek bir serbestleşmeden söz etmenin mümkün olmayacağı ortadadır. Peki ne yapmak lazım? Rekabet Kurumu'na ait yukarıdaki alıntılardan sonra, çare olarak aklımıza ilk gelen, 4646 sayılı yasanın süratle revize edilmesi, Botaş'ın, eski TEAŞ'ın ayrıştırılmasında olduğu gibi, birkaç şirkete ayrılarak, her bir şirketin özelleştirilmesinin önünün açılması ve doğal gaz pazarının tamamının, pazarda %20 hissesi kalacak olan Botaş'ın kılavuzluğunda, çalıştırılmasıdır. Böyle bir yapılanma, rekabetçi piyasanın oluşmasını sağlayacak ve piyasadaki arz güvencesinin de teminatını oluşturacaktır. İnsanlar isterlerse tekeden süt çıkartırlar. Yeter ki istesinler. Dostça ve Hoşça Kalın. ENERJi ve ÇEVRE DÜNYASI TEMMUZ-A�usrns2012 3

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=