Enerji ve Çevre Dünyası 95. Sayı (Temmuz-Ağustos 2012)

limana çekiliyor. Eğer deniz yatağının da orijinal halinde bırakılması gerekiyorsa, o zaman süreç biraz daha uzun sürüyor ancak yine de deniz dibinden beton blokların çıkartılması, deniz dibine çakılmış temel plakalarının sökülmesinden çok daha kolay oluyor. Yüzen rüzgar türbinleri bu bağlamda da konvansiyonel yapılara kıyasla avantaj sunuyor. Büyük Kitle Bir Avantaj Bu dört önemli avantajın yanında bir de dezavantaj mevcut. Özellikle bir offshore rüzgar türbininin pervanesi, ciddi miktarda yok edilmesi gereken titreşim ürettiği için, yüzen bir rüzgar türbininin sabitlenmesi çok zor olmaktadır. Rüzgar ve dalgalar ilave zorluk çıkartmaktadır. Dalgaların üzerinde sallanan bir rüzgar türbininin kısa bir süre içerisinde dağılmasını hayal etmek zor değildir. Petrol ve doğalgaz çıkartmak için kullanılan devasa yüzen vinçler, yapıların su üzerinde mükemmel bir sabitlik ile yüzebilmesinin mümkün olduğuna dair en iyi örnektir. Bu belirtilen özel amaçlı ekipmanların hepsi büyük boyutlarından ve ağırlıklarından dolayı bir avantaj elde etmektedirler. Bu sebeple eylemsizlik bunların stabilitesinde ciddi rol oynamaktadır. Bu yüzden, boyutları üzerinde hiç bir sınırlama yoksa stabil, yüzen bir platform üzerine bir rüzgar türbini yerleştirmek kolay olmalıdır. Maalesef maliyet unsurları buna izin vermemektedir. Bu sebeple, maliyeti belirli sınırda tutmak için, eylemsizlik yerine fiziksel özelliklerden faydalanmak gereklidir. En basit durumda, platform içine kaynaklanmış metal levhalar kullanarak istenmeyen yöndeki hareket bastırılmaktadır. Taban levhaları, örneğin, dikey hareketi azaltabilmektedir. Bu sistemde her şeyden fazla ihtiyaç duyulan şey yüksek miktarda kütleYüzer Rüzgar Platformu üzerinde, balast suyu üç yüzer ayak arasında ileri geri sürekli olarak pompalanmaktadır. dir. Hafif çözümler işe yaramayacaktır. Eğer sadece 1000 tonluk çelik ile sistem oturtulabilirse, bu başarı demektir. Sistem, bir tekli beton plakanın ağırlığının yaklaşık beş katı ağırlığa sahip olup bir jaket veya tripottan da çok daha fazla ağırdır. Bugüne kadar bu alanda iki teknik çözüm ortaya çıkmıştır: dikey ana kiriş şamandırası ve yarı-batabilen çözümler. Hareketin En Aza İndirilmesi Suya düşen boş bir şişe aylarca batmadan denizde yüzebilir. İçine su girdikten sonra ise dik bir şekilde yüzmeye devam eder. Dip kısmında bir miktar balast yeterlidir. İşte dikey kiriş şamandırasının arkasındaki mantık da budur ve bu sistem beton ya da kaya ile doldurulmuş ve deniz dibine çapalanmış uzun çelik borulardan meydana gelmektedir. Yüzen platformun ağırlık merkezi suyun çok altında olduğu için, suyun hareketinin çok az etkisi olmaktadır. Az miktardaki yatay hareket, gerilmiş çapa halatları ile en aza indirilmektedir. Norveç merkezli Sway firması halihazırda Norveç kıyılarında bu sistemin 1 :6 ölçeğindeki bir modelini işletmektedir. Ancak, Kasım 201 l 'de meydana gelen büyük bir fırtınada bu model batmıştır. Dalgalar çok yüksek olduğu için su kulenin içerisine girmiştir. Prototip daha sonra tamir edilmiş ve zayıf noktası -güç kablosu için kullanılan Teknik Bilgi O boru -çıkartılmıştır. Sway firması şimdi prototipi tekrar deniz yerleştirmeyi planlamaktadır. Norveç merkezli enerji firması StatıilHyrdo'nun Eylül 2009'da devreye almış olduğu Hywind projesi daha başarılı olmuştur. Batmaz özelliğe sahip olan bu ünite yaklaşık 6 metre çapa sahip olan 100 metre uzunluğunda borudan yapılmış ve deniz dibine, Norveç kıyılarından yaklaşık 12 km açığa 200 metre derinliğe üç çapa halatı ile sabitlenmiştir. Suyun bir kaç üzerine çıkan ve üst kısmında platformu bulunan boru Siemens-2.3-82 (2.3 MW) konvansiyonel rüzgar türbini taşımaktadır. 20 1 O yılında, bu platform toplam 7.3 GWh seviyesinde elektrik üretmiş ve bu yaklaşık 3,200 tam yük saatine denk gelmekte olup sistem bu sürede büyük oranda problemsiz çalışmıştır. Hywind'in görünürde iyi sonuçlarına rağmen bugüne kadar sadece bir kaç taklidi olmuştur. Diğer projelerin büyük kısmında yarı-batırılabilir platformlar tercih edilmiştir. Bu tür platformlar geçmişte petrol ve doğalgaz çıkartma süreçlerinde başarıyla kullanılmıştır. Yarı-batırılabilir sistemler yüzer platformlar tarafından taşınan sistemler olup gergin çapa halatları ile sabitlenirler. Bunların tutma gücü her zaman için batma kuvveti ile dengelenir ve bu yüzden halatlar her zaman gergin kalır. Batma miktarı, platformların su ile doldurulması ve boşaltılması ile her zaman kolayca ayarlanabilmektedir. Direkli şamandıra sistemine kıyasla bir diğer avantajı da rüzgar türbinini içeren yapının kuru iskelede monte edilebilmesidir. Yarı Batırılabilir Üçgen Kıyı ötesi rüzgar enerjisi projelerinde kullanılan en tanınmış yarı-batırılabilir sistem Gergin Ayaklı Platformdur (Tension Leg Platform-TLP). En basit haliyle yıldız şekilli konfigürasyona sahip olan ve zincir ve kablo halatlarla ENERJi ve ÇEVRE DÜNYASI TEMMUZ·AGusros2012 73

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=