Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliğinde yapılan değişiklik geçtiğimiz aylarda enerji sektörünün önemli gündem maddelerinden biri oldu. Aslında yapılan birçok değişiklik sektörde olumlu karşılanırken, 12 Mayıs 2019 tarihinden sonra devreye giren lisanssız elektrik üretim tesislerinin ihtiyaç fazlası elektrik satışının, bir önceki cari yıl tüketimi ile sınırlandırılması, bunun üstünde gerçekleşecek üretimin ise YEKDEM’e bedelsiz katkı olarak kabul edilmesi, tartışmaları da beraberinde getirdi.

EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz bu değişikliğin nedenini, yapılan suistimallerin önüne geçebilmek olarak açıklıyor. Yasanın çıkış amacında, kendi elektrik ihtiyacını karşılamak için üretim yapmak isteyen üreticileri desteklemek bulunuyor. Bu açıdan bakıldığında Yılmaz’ın haklı olduğu söylenebilir. Ancak “Yönetmelikler hazırlanırken bu suistimallerin olabileceği önceden düşünülmeli ve yasal boşluk bırakılmayacak şekilde yönetmeliklerin yayınlanması gerekmez miydi?” sorusu akıllara geliyor. Ayrıca mevcut koşullarda yatırım yapmış, bu koşullara göre finansal kaynaklar oluşturmuş olan yatırımcıların, bir anda farklı koşullar ile karşı karşıya kalmaları sonucu vermiş olduğu tepkinin de haklı olduğunu söylemeliyiz.

Hukuki açında bakıldığında da oldukça tartışmalı bir durum ortaya çıkıyor. Hukukun en temel ilklerinden olan “Yasaların Geriye Yürümezliği” ilkesinin mevcut durumda dikkate alınmadığı bir durumla karşı karşıya kalmış bulunuyoruz. Bu boyutuyla yatırımcılar yönetmeliğin iptali konusunda gerekli girişimlerde bulunacaklardır.

Bu yönetmeliğin mevcut yatırımcıları mağdur etmesinden öte, çok daha önemli sorunlara yol açabileceği gerçeğini de göz ardı etmemek gerek. Ülkemizin potansiyelini bilen ve yatırım yapmak isteyen kuruluşların, “Geriye dönük yürütülen” bir yönetmelik ile yatırım koşullarının değiştiğini gördükleri bir alanda, yatırım yapma konusunda pek hevesli olmayacaklarını tahmin etmek zor değil. Ülkemizde yatırımların, istihdamın ve büyüme verilerinin artması için yerli ve yabancı yatırımlar büyük önem arz ediyor. Yatırımcıların karar verirken dikkate aldıkları en önemli kriter ise öngörülebilir bir ortamdır. Ülkemizin karar vericilerinin, Türkiye ekonomisini daha da ileri bir seviyeye ulaştırmak ve gelişmiş ülkelerin ekonomik seviyelerine ulaşma için öngörülebilir bir ortamı oluşturacaklarına inanıyorum.

En derin saygılarımla,

Tayfun Aydın
tayfunaydin@b2bmedya.com