19 Temmuz 2018 | TEKNİK MAKALE 143. Sayı (Temmuz-Ağustos 2018) | 4.760 kez okundu |
Dr. F. FİGEN AR
3AR Enerji & Kimya / Temiz Enerji Vakfı
arfigen@gmail.com
GİRİŞ
Sadece ottan çöpten değil her türlü organik madde ve organik atıktan enerji üretmek mümkündür. Çünkü bütün organik bileşiklerin yapısında enerji kaynağı olan Karbon (C) atomu bulunur.
Ticari işlere konu olan biyokütle enerjisinin ya da diğer bir söylemle biyoenerjinin kaynakları; hayvansal ve bitkisel atıklar, ormancılık ve orman sanayi atıkları, gıda ve kağıt sanayi artıkları, belediye atıkları, kanalizasyon çamuru, kısa rotasyonlu ağaçlar, deniz yosunları/algler ve enerji bitkileridir. Biyokütleden farklı teknolojiler kullanılarak katı, sıvı ve gaz yakıtlar elde edilebilir. Katı yakıtlar ısı, soğuk ve elektrik üretiminde, sıvı yakıtlar genellikle ulaştırma yakıtı olarak, gaz yakıtlar ise elektrik ve ısı/soğuk üretmenin yanı sıra ulaştırma yakıtı olarak dakullanılmaktadır. Biyokütle enerjisi kesintisiz enerji sunan, tarımdan ulaştırma sektörüne, hayvancılıktan makine sanayine kadar pek çok sektörde istihdam sağlayan, iş hacminde genişleme ve yeni vergi imkanları doğuran, sosyo ekonomik katma değer yaratan, büyük ölçüde yerli ve milli olarak üretim sunan ve bu özelliklerin tümünü aynı anda gösterebilen tek yenilenebilir enerji seçeneğidir.
Bitkisel biyokütle güneş enerjisinin fotosentez yoluyla bitkilerde depolanmış halidir. Bitkisel biyokütleden enerji elde edilirken açığa çıkan CO2, fotosentez yoluyla organik maddelerin
oluşması sırasında atmosferden alınan karbondioksite eşdeğer olduğundan biyokütle enerjisi karbon nötrdür. Uluslar Arası Enerji Ajansı biyoenerjinin uzun vadeli küresel sıcaklık artışlarını 2° C’nin altına düşürmede çözümün önemli bir parçası olacağını ve 2040 yılında küresel nihai enerji tüketimine 1 milyon 500 ton petrol eşdeğeri üzerinde veya % 10’un üzerinde katkıda bulunabileceğini rapor etmektedir. Bu doğrultuda biyokütle enerjisi Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini gerçekleştirmek ve COP21’de verilen Paris Anlaşması ile ilgili taahhütlerin yerine getirilmesindeki küresel çabalara katkıda bulunabilecek bir yenilenebilir enerji seçeneğidir. Bununla birlikte, uygun politikalar, düzenlemeler, izlemeler ve eğitimler zamanında hayata geçirilmezse biyokütle enerjisinin gelişimi aynı zamanda, toprak ve su kaynaklarının hor kullanılması, biyoçeşitlilik kayıpları vb riskleri de beraberinde getirebilir.
Gıda güvenliği, arazi ve su kullanımı, tarımsal sistemlere biyoenerji üretimlerinin potansiyel etkileri dikkate alınarak sürdürülebilir biyokütle enerjisi pazarlarının büyümesini desteklemek için devlet müdahalesi, altyapı yatırımları, araştırma ve yeniliklere dayalı bölgesel işbirliği ve entegrasyona ihtiyaç vardır.
BIYOKÜTLE – ENERJI DÖNÜŞÜMLERI
Gelişmekte olan pek çok ülkede geleneksel yöntemlerle elde edilen biyokütle enerjisi gelişmiş ülkelerde modern teknolojiler kullanılarak üretilmektedir. Odun, hayvansal ve bitkisel atıklar vb biyokütle kaynakları, doğrudan yakılarak kullanılmasının yanı sıra günümüzde katı biyokütle olarak adlandırılan biyobriket ve biyopellete dönüştürülerek kömür ve odunun kullanıldığı her alanda kullanılan bir kaynak haline gelmiştir. En basit haliyle biyokütle kaynaklarının ya doğrudan ya da biyobriket/biyopellet halinde uygun kazanlarda doğrudan yakılması ile ısı, elde edilen ısıdan buhar üretilerek buharın türbinlerden geçirilmesiyle ısı ve elektrik elde edilebilir. Gazlaştırma bir diğer biyokütle dönüşüm yöntemidir. Proses sonucu elde edilen syngaz temizlenerek elektrik üretilir. Kalan artık değerli bir toprak düzenleyici olan biochardır. Benzer bir dönüşüm yöntemi pirolizdir. Piroliz sonucu sıvı yakıt elde edilir. Diğer yandan uygun biyokütle kaynakları fermantasyon yoluyla biyogaza, ısıya ve nitelikli gübreye dönüştürülebilir. Biyogaz ise ya doğrudan yakılarak ısıya, ya gaz motorlarından geçirilerek hem elektriğe hem ısıya ya da metanca zenginleştirilerek (biyogazın içindeki CO2 temizlenerek) doğal gaza çevrilebilir. Bunların yanı sıra biyogaz ulaştırma yakıtı olarak da kullanılabilmektedir. Almanya’da 2005 yılından beri trenlerde biyogaz kullanılmaktadır. İsveçte araçların yarıdan fazlası biyogazlıdır ve 2020 hedefi tüm araçların biyogazlı olması yolundadır.
Devamı İçin: http://www.enerji-dunyasi.com/edergi/6/143/24/
R E K L A M