Beşikten Mezara Değil, Beşikten Beşiğe
Şebnem Aybige Şener Döngüsel Geliştirme Uzmanı / EPEA (Çevre Koruma Teşvik Ajansı) Türkiye Her türlü üretimde “Beşikten Mezara” değil, “Beşikten Beşiğe” felsefesine göre bir paradigma değişimi gerçekleştirmemiz gerekiyor. “Atık” kavramının yanlış bir tasarımın sonucu olduğuna inanıyoruz. Atık, yanlış hammadde kullanımı ile tasarlanan, tüketime dayalı bir sistemin getirdiği zorlamadan ibaret. Oysa doğada atık yok… Çok basit olarak yapmamız gereken, sadece doğayı taklit etmek. Bol bol düşünmeli, yaratıcı bir şekilde ayak izini azaltmak yerine pozitif bir ayak izi oluşturacak yönde üretim zincirini en baştan kurgulamalıyız. Bizim de benimsediğimiz bu düşünceler, Kimyager ve Almanya Greenpeace’in Kurucusu Prof. Dr. Michael Braungart’a ait. Michael Braungart kiraz ağacını örnek veriyor. Kiraz ağacı atık oluşturuyor mu? Hayır... Çiçekler ağaçtan döküldüğünde farklı canlılar için besinlere dönüşüyorlar. Türkiye’de, dünyadaki 5. Çevre Koruma Teşvik Ajansı (EPEA) olarak C2C (Cradle to Cradle) felsefesine gönül vermiş kimyacılar ve endüstriyel tasarımcılarla beraber tüm üretim zincirlerini baştan sorgulayarak sisteme yeni bir bakış açısı kazandırmak üzere 2011 yılında kurulduk. Endüstrinin bu yönde bir tasarım devrimi yapması şart. Elbette işimiz çok zor ama kaplumbağa adımlarıyla yolumuzda yürüyoruz. Sürdürülebilirlik kavramını, var olan sistemin sürdürülebilirliği üzerinden geliştirilen bir bakış açısıyla ele almak son derece kısır bir döngü; çünkü aynı sistem içinde daha az kötü olmak, beklenen sonu değiştirmeyecek. Einstein’ın da dediği gibi, “Sorunlar ancak onları yaratan bakış açısı değiştirilerek çözülebilir.” Evet sürdürülebilirlik, atık azaltımı, ayak izinin azaltılması, ürünlerde daha az zararlı veya bazı zararlı maddelerin bulunmaması sadece kötü sonu geciktirecek beşikten mezara yaklaşımların masumiyet kazandırılmış versiyonları. Oysa yapılması gereken, yeni bir bakış açısıyla tüm üretim süreçlerini doğayı taklit ederek yeniden inşa etmek ve pozitif ayak izini amaçlamak. C2C konseptinde ürünler daha baştan, kullanımlarının sonunda ya biyolojik çevrime girebilecek, en azından kompost olabilecek ya da teknik çevrimlere girebilecek şekilde tasarlanıyorlar. Yani daha tasarım aşamalarında, kullanımlarından sonra başka ürünlerin kaynağı olarak planlanıyorlar ve kademeli olarak bu amaca uygun optimize ediliyorlar. Kısacası atık oluşmuyor.
C2C felsefesine göre üretim zincirlerini düzenleyen firmalar artıyor Dünyada sevindirici şekilde, C2C ffelsefesine göre üretim zincirlerini yeni den düzenleyen firmalar hızla artıyor. Bu konuda özellikle tekstil, inşaat, kozmetik ve yayıncılık sektörlerine yönelik her türlü ürünü üreten firmalar başı çekiyor. Türkiye’de şu anda tekstil sanayi ile çok yakın çalışıyoruz. Birçok tekstik fabrikası ihraç ettikleri ürünleri C2C prensiplerine uygun şekilde üretmek için harekete geçmiş durumda. Türkiye’de amacımız beyaz eşya üreticileriyle de bu alanda değişimi başlatmak. Tüketicilerin ürünleri satın almak yerine, faydalı kullanım ömürlerini satın almalarına yönelik bir bakış açısı geliştirmeye çalışıyoruz. İlginizi çekebilir... Homo-Sapiens'ten Robo-Sapiens'e Enerji Devrimiİlk insanoğlu dogmatik içgüdüleri ile ateşi kullanmaya başladığında enerjinin dönüşüm ve korunum yasalarının da temellerini bir nevi atmış bulunmaktad... Türkiye Enerji DiplomasisiEnerji diplomasisi eylem planının hayata geçirilmesi, güney gaz koridorunun bir parçası olan doğu Akdeniz'de enerji kaynaklarıyla ilgili sorunlar ... Enerjide Yeşil İnovasyonİklim değişikliği ile sürdürülebilir ve yenilikçi yöntemler geliştirmek, tüm sektörlerde olduğu gibi enerji sektörü için de kaçınılmaz hale gelmiştir.... |
||||
©2024 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.